Kategori: Uncategorized

Kocam (ALINTI)

No Comments

Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Kocam (ALINTI)

image

Kocam pazarlama konulu bir işte çalışıyor. Bir çıktığı zaman günlerce gelmiyor, ben evde yalnız kalıyorum. Yeni evliyken başladı bu durum, hala devam ediyor. İlk bir yıl çalışmıyordum. Evde oturuyor, kocamın gelmesini bekliyordum. Haftada, on günde bir gelip bir iki gün kalıyordu. İşte o günlerde yalnız geçen günlerin acısını çıkarmaya çalışıyorduk. Bazen yataktan çıkmıyorduk diyebilirim. İyi bir sikiciydi kocam ilk zamanlar… Canımı çıkarıyordu o bir günlük gelişlerinde… Giderken uğurlamaya bile halim kalmıyordu, yatağımda el sallıyordum sadece… Sikilmiş, harap, bitap…

Sonra sonra tavsadı işler… Koca beyin koşuşturması, işin stresi sikine vurmaya başladı. Gelir gelmez bir posta sevişiyor, kalan zamanlarımızı dışarıda gezmeyle geçiriyorduk. Sekse ayrılan zaman dilimi küçülmeye başladı git gide…

Ardından ben çalışmaya başladım. Yalnızlık ve ekonomik durum bunu zorunlu kılmıştı. Bir yandan da aylar boyu evde yapayalnız, boş boş koca yolu beklemek psikolojik durumumu berbat etmeye başlamıştı. Eh, itiraf ederim, kocamın uzun süreler beni yalnız bırakması da bunda etkendi. Sağlıklı, cinsel yönden hayli istekli ve faal bir genç kadındım. En verimli, en sevişilmesi gereken dönemde günler haftalar boyu yalnız kalmak… İki kişilik koca yatakta tek kişilik geceler geçirmek… Hiç aklımdan çıkmıyordu ki seks… Sürekli 7-24 porno sitelerinde geziniyordum. Kocamı çok seviyordum ama içimdeki seks isteğine de karşı koyamıyordum bir türlü…

Zamanla öyle bir hale gelmiştim ki… Karşıma çıkan abazalarla laf yarıştırıyor, elim külodumun içinde amımı parmaklarken onlarla sikmeli sokmalı seks sohbetleri yapıyordum. Bana kameralarını açıp kalkmış erkekliklerini gösteriyorlar, ben izlerken mastürbasyon yapıyorlar, boşalmalarını izlettiriyorlardı. Onların tahrik etmesiyle bekarlığımdaki gibi mastürbasyon skorum giderek artıyordu.

Bir gün kendimi buzdolabını açmış, içime sokmak için salatalık, havuç vs. beğenirken yakaladım. Boş boş tezgahın üzerine dizdiğim sebzelere baktım kaldım. “Ne yapıyorsun Gül!” dedim kendi kendime… “Sen artık seks manyağı oldun kızım, bırak bu işleri…”

Ertesi gün iş aramaya başladım. Düzgün fizik, güzellik, seksapel, diploma bir araya gelince fazla beklemem gerekmedi. Bir gram fazlasız fit beden, uzun bacaklar, uzun sarı saçlar, giydiğim mini etek benimle görüşen erkek insan kaynaklarında, firma sahiplerinde vurucu etki yapıyordu. Çalışacağım işi ben seçtim diyebilirim, bir hafta sonra çalışmaya başlamıştım.

O sabah… On günlük ayrılıktan sonra, bir gece geç vakit koca bey gelmiş, bir seans sevişmiştik yine… Adam yol yorgunu ve uykusuz olduğundan üstelemedim fazla, bir kereyle yetindim. Ben de erkenden işe gidecektim zaten… Nefsimizi körlettik bir posta, uyuyup kaldık.

Sabah uyanıp işe gitmek için telaşla hazırlanırken yattığı yerden beni izliyordu. Çırılçıplak… Çekmecelerde iç çamaşırı ararken… Minicik külodumu ayağıma geçirirken… Uzun bacaklarıma jartiyer çorabımı giyerken… Kavun irisi memelerimin yarısını örtebilen sütyenimin kopçalarını takarken… Baldırlarımda kalan daracık mini eteğimi çekiştire çekiştire giymeye çalışırken…

Tuvalet aynasının önünde makyajımı tamamlarken aynadan kocamın önündeki çadırı gördüm, güldüm,

-“Ne oldu kocam, çadırı kurmuş seninki…” dedim. Gerçekten sırtüstü yatan kocamın önünde ufarak bir kızılay çadırı vardı sanki… İnce beyaz çarşafı kaldırmıştı kocamın erkekliği…

-“Sorma… Seni böyle çıplak, seksi görünce canı sikişmek istedi. Baksana nasıl başını kaldırdı…” diyerek gözleriyle işaret etti çadırı… Makyajım bitmiş, çıkmaya hazırdım artık… Gidip yatağın başucuna gidip eğildim, dudaklarına bir öpücük kondurup,

-“Mmmm… Benim için mi kalktı bu canavar?” dedim önündeki tümseği okşarken… O da elini uzattı, eteğimin altına sokup külodumun üstünden amımı avuçladı,

-“Başka kimin için kalkacak aşkım, seninkinden başka girecek amcık yok ortalıkta…”

-“Terbiyesiz…” derken içim bir hoş olmuş, içimdeki orospu kıpırdanmaya başlamıştı. “Ayıp şeyler konuşma…” derken çarşafla beraber sikini avuçlamış sıkıyordum. “Demek ortalıkta başka amcık yok ha? Yani başka amcık bulsa dalacak hemen, öyle mi?”

-“Ne yapsın zavallı, girecek delik arıyor baksana…” Parmaklarımın arasındaki taş gibi kalkmış sikini hınçla sıkarak kocamı inlettim.

-“Sen sikine selam söyle, o amcığın etrafında içine girmeye hevesli bir sürü yarak kaynıyor. Ama o amcık ondan başka yarak istemiyor, onu bekliyor hep zavallı…” dedim. Yattığı yerde kıvrandı kocam… Çarşafı üstünden sıyırıp attı. Bacaklarının arasında heykel kesilmişti siki, dimdik, tek gözü tavana bakıyordu…

“Hadi gel, otur şunun üstüne, gece doymadı bir posta sikişle…” diye inledi. Eğilip kırmızı rujlu dudaklarımın arasına aldım sikinin başını, dilimle içerden şöyle bir yaladım emerken, çıkarıp bıraktım. Sikinin başı rujumla kıpkırmızı olmuştu.

-“Giyindim, makyajımı yaptım. Azdırma beni de, geç kalmayayım… Geç kalırsam patron siker beni…”

-“Patron siker mi?” Bir kaşını kaldırmış, bana bakıyordu. İşveli bir kahkaha attım. Aletini ortasından tutup sallarken,

-“Mecazi anlamda yani, yatırıp beni sikecek hali yok, çok kızar demek istedim… Hem bugün yarım günlük işim var, bekle canım, öğleden sonra geliyorum. Bu siki yemek için can atıyor benimki de… Şimdiden ıslandı.”

-“Lütfen… Bir iki saate kadar ben de gidiyorum, bir hafta yokum. Yeter ki şunun acısını dindir, sonra patronun ne isterse yapsın. Otur şunun üstüne canım…”

Elini eteğimin altına sokmuş, jartiyer çorabımın dantellerini geçen parmakları incecik tülden yapılmış tanga külodumu çekiştiriyordu yalvarırken… Tutup parçalayarak çıkardı külodumu, parçaları fırlatıp attı. Eliyle kadınlığımı avuçladı. Hırsla… İnledim. Orta parmağını içime batırıyordu avuçlarken… Islaklığımı hissedebiliyordum. Torbalarını avuçladım fazla acıtmamaya çalışarak, uzun tırnaklarımı etine batırdım. Bu kez inleme sırası ondaydı.

-“Bırak diyorum sana…” diye tısladım. “Canımı istetme şimdi giderayak… Geç kaldım zaten… Nasıl ıslandığımı görmüyor musun? Bu vaziyette işe gidersem patronun kucağına kendim oturucam, onun beni zorlamasına gerek kalmayacak…”

Her zaman yaptığımız fantezi oyununu oynuyorduk kocamla… Rahatça konuşabiliyordum. Başını uzatıp dudaklarımı öpmeye çalıştı, başımı yana çevirdim, kaçtım. Yalvardı,

-“Oh, azgın orospum benim… Ne olur, bırak sikeyim seni aşkım… İkimiz de istiyoruz. Aklım sende kalmasın, karım şu anda patronla sevişiyor mudur acaba diye merakta bırakma beni… Bana bırak kendini… Hadii…”

Güldüm ama kararlıydım. Gerçekten geç kalmıştım. Zorlukla kurtardım kendimi… Altıma külot giyecek vaktim bile kalmamıştı. Son bir kez başımı çevirip baktım kapıdan çıkarken… Koca bey yatakta uzanmış, eli sikinde, yalvaran gözlerle bana bakıyordu umutsuzca… Kapıyı çekip çıktım. Serin sabah rüzgarı mini etekli bacaklarımın arasında çoraplarımı okşarcasına dolaşıyor, ıslak ve külotsuz amımda kendini hissettiriyordu. Ürpererek arabama doğru yürüdüm.

Kocama söylediğim gibi öğleden sonra işim bitmiş, marketten bir iki alışveriş yapıp eve giriyordum. Niyetim soyunup yatağıma girmek, marketten aldığım kırmızı şarabı yudumlarken bilgisayarın başında vakit öldürmekti. Elimdeki poşette manav reyonundan boyunu kalınlığını seçerek aldığım birkaç salatalık ve bir paket prezervatif de vardı. Kocamın sabah uyandırdığı ateşi söndürmeye çalışmalıydım. Yine yalnız geceler, günler beni bekliyordu, kahretsin…

Sabah uyarılıp ıslak ıslak işe gitmek, işyerinde külotsuz çalışmak, yakışıklı patronumla iş konuşurken bir yandan da, altımda külot olmadığını, ıslandığımı bilse ne yapardı diye düşünmek iyice azdırmıştı beni… İnternette beni bekleyen takipçilerimle sevişmeye, onlarla sanal seks yapmaya kararlıydım. Kocamın evde olmadığı, seks diye duvara tırmandığım her gece olduğu gibi…

Anahtarı çıkarıp kapıya uzattığımda bir parmak aralık olduğunu gördüm önce… Nasıl olur diye düşündüm. Oysa ben çıkarken kapıyı kapatmıştım. Sonra aklıma kocam geldi. Salak herif diye kızdım adama… Giderken açık bırakmış, hırsızlara davetiye çıkaracak. Kapıyı itip girdim. Şöyle bir bakındım. Seslendim. Kimse yok. Kocamın ayakkabıları, ceketi portmantodaki yerinde değil. Gitmiş. Elimdeki şarap şişesini, poşeti mutfağa bıraktım. Üstümdeki ceketi çıkarıp portmantoya astım. Beyaz ipek gömleğimin düğmelerini çözerken yatak odasına ilerledim. Kapıyı açtığımda dona kaldım.

Yatak odası darmadağın olmuştu. Gardrobun kapıları açılmış, giysiler, çekmeceler yerlere atılmış, yatağın üzerinde iç çamaşırlarım, çoraplarım savrulmuş vaziyette… Sanki bomba patlamış gibi… Korkuyla başımı yan duvara çevirdim. Gizli kasamızın olduğu duvara… Aklıma gelen şey… Kasayı kapatmak için önüne astığımız tablo yerde, duvara dayanmış. Kasanın kapağı açık… İçi boş…

Tam olayı kavramış, holdeki telefondan polisi aramaya niyetlenmiştim ki, arkamda bir nefes hissettim. Bir kol boynuma dolandı. Siyah deri eldivenli bir el ağzıma kalın bir koli bandı yapıştırıverdi arkasından… Boynuma sarılan kola iki elimle yapışıp baskısını azaltmaya çalışırken başımı çevirip adamı görmeye çabaladım… Onun yerine bir bıçak parladı birden… Upuzun, soğuk çelik nefesimi kesti. Ölüm korkusu hırsız paniğinin önüne geçti bir anda… Pilim bitti, kıpırdayamadan kaldım. Bayılıp düşmemek için kendimi zor tuttum.

Sonra adam boynumu bırakıp ellerimi tuttu, arkamdan sımsıkı bağladı. Sonra da duvara dayadı beni… Siyah deri mont, boğazlı siyah kazak, siyah kar maskesi… Göz deliklerinin yerinde siyah güneş gözlükleri… Gözlerim fal taşı gibi açılmıştı. Korkudan ölmek üzereydim. Dizlerim titriyordu. Ellerindeki siyah deri eldivenler dikkatimi çekti. Sağ elindeki bıçağı burnuma dayarken sol eliyle boğazımı tuttu. Hafifçe sıktı. Sırtımda duvar, boynumda soğuk eldiven… Boğuk, kalın, anlamakta zorlandığım bir sesle,

-“Kıpırdama… Gebertirim… Leşini bulurlar senin…” dedi. Tüm vücuduyla bastırıp kıpırdanmama engel olurken eldivenli eli gevşedi, boynumdan okşarcasına aşağılara kaydı. Nefes almakta biraz rahatladım. Bıçaklı el bıçağı yanağıma bastırırken, eldivenli eli bu kez, yatak odasına gelirken düğmelerini açtığım gömleğimin açıkta bıraktığı yarım sütyenimin üstünden memelerimi okşamaya başladı.

Bir yandan da kabarmış önüyle vücuduma bastıra bastıra sürtünüyor, kalkmış erkekliğini bana hissettirmeye çalışıyordu. Eldivenin soğuk derisinin memelerimdeki temasıyla ürperdim. Tüylerim diken diken oldu. Korku, dehşet, heyecan, çaresizlik, umutsuzluk… En boktan kabuslarımda hissetmediğim derecede salgılanan adrenalin hormonum tüm vücudumu sarmıştı o anda…

Eldivenli parmaklar sütyenimi aşağıya indirip çıplak bıraktığı iri memelerimi okşadı, avuçlayıp sıktı. Sonra aşağıya indi, çıplak tenimde, karnımda, belimde dolaştı. Daha… Daha aşağıya… Çoraplı bacaklarımı okşadı, eteğimin altına girdi. Baldırlarımı, popomu avuçladı acıtarak… İnledim. Bağırmak istiyordum ama boğuk sesler çıkarmaktan öte geçemiyordum.

Kar maskesi boynuma kapandı. Dudaklarını boynumda hissettim. Başımı sağa sola çevirip kurtulmaya çalıştım dudaklarının sıcaklığından… Kapının yanındaydık. Ben başımı çevirmeye çalışınca bir anda kapının ahşap pervazına sapladı koca bıçağını… Yanağımın iki santim yanında bir süre vınladı çelik parçası… Dondum kaldım. O öpmeye devam etti. Kulak mememi yaladı. Nefes alışverişini duyuyordum kulağımda, hızlanıyordu gitgide, soluyordu. Bana baskı yapıp duran bedenini geriye çekti sonra… Önümde eğildi biraz, eteğimi yukarıya kaldırıp baktı. Külotsuz kadınlığıma… Boğuk, anlaşılmaz sesini tekrar duydum,

“Vayy…” diye homurdandı yine… “Külot yok altında… Kahpe…”

Doğrulup tekrar yanaştı, bir fermuar sesi duydum. Sonra bacaklarımın arasında bir sıcaklık… Kalkmış erkekliğini bana dayamıştı hayvan… “Aç…” diye hırladı. Korkuyla bacaklarımı araladım. Sikini apış arama soktu. “Daha…” dedi. Biraz daha açtım bacaklarımı, olduğum yerde… Sert erkeklik organı kadınlığımın dudakları arasında sürtünüp duruyordu şimdi… “Mmmm…” diye zevkle homurdandı.

Aman tanrım… Bizi soyduğu yetmiyor gibi, üstüne bir de beni zorla sikecekti bu hayvan… Bir taşla iki kuş…

Polise ne diyecektim? Uzun boylu, simsiyah giysili bir adam… Saçı, gözü, teni, hiçbir ayrıntı yok. Ne parmak izi, ne görüntü, hiçbir şey… Belki görüp göreceğim az sonra amıma girecek olan adamın siki… Soydu, sikti, gitti. Bu kadar…

Sikti deyince kocam geldi aklıma… Asıl kocama ne diyecektim? Nasıl karşılardı bunu? Sevişirken fantezi yapardık hep… Başka erkeklerle grup seks, patron sikti, tatilde zenci becerdi, evde sucu oğlan, komşunun kocası atladı falan ama, adı üstünde, fantezi…

Bu defa olay gerçekti. Kocamdan başka bir erkek beni sikmek üzereydi. Hoş görecek miydi acaba? Sikilmiş karısını bağrına basar mıydı, yoksa bir de kocam tekmeyi vurur muydu? Aman, vurursa vursun. Bana erkek mi yok? Hiçbir şey umurumda değil, yeter ki bu beladan sağ salim kurtulayım. Her şeyin bir çaresi vardır.

Amıma girecek olan sik hala amımın dudaklarının arasındaydı. Ateşten bir demir parçası gibi tenimi yaka yaka sürtünüyordu amıma… Dehşetle fark ettim. Korkunun yanına zevk de eklenmişti şimdi… Elimde değil ki, mekanik bir şey… Eldivenli el kalçalarımı tutmuş sıkarken, odunu am dudaklarımı okşuyor, klitorisimi zevkten kabartmış, sürtünüp duruyor. İnlememek için kendimi zor tutuyorum.

Zaten sabah kocam azdırmış. Bütün gün işyerinde külotsuz dolaşıp durmuşum. Gelirken kendimi sanal sekse hazırlamışım. Yarak diye, seks diye ölüp duruyorum. Şimdi de bu felaket geliyor başıma… Dudaklarımı sıktım zevk feryadı koparmamak için… Zaten ağzım bantlı ya… Amacım adama belli etmemek.

Ama ben belli etmeyeyim derken, herifçioğlu kalçamı sıkıştıran eliyle bacağımı tutup kaldırmaz mı? Aralanan bacak aramdaki sikinin başını girişime dayamaz mı bir de? Eğilip bakamıyordum ama, eminim, zevk suyum adamın sikini ıslatmıştır. Benim yarak delisi amcığım kapısını açmış, hazır ve nazır, ıslak ve kaygan, adamın sikini buyur etmeye hazır ve amade… Gözümle göremiyordum, lakin hissettiğim kadarıyla hayli uzun ve kalın bir şeydi amıma dayanan yarak…

Sonra… Adam bir anda sikini kökledi hazır ıslak amıma… “Hınnnhh…” diye bir inilti kopardım. Ayakta seks yapmaktan her zaman zevk alırdım zaten… Şık şıkırdım konser, düğün, kokteyl dönüşlerinde kocamın abiye elbisemin eteklerini kaldırıp takım elbisesini çıkarmadan sikmesine biterdim hep… Bir de bu absürd, rüya gibi olayın ortasında, ayakta sikilmek…

Sert alet yararak, acımasızca girdi içime… Başı dibime dayandı. Tadını çıkarmak istercesine o şekilde kaldı biraz… Gidip gelmeye başladı içimde… Tek ayağımın üstünde duramaz hale gelmiştim. Anladı, iki bacağımı birden tutup beline doladı. Duvara vurdura vurdura sikmeye başladı beni… Ellerim arkamda acımaya başlamıştı. Fakat zevk duygusu gittikçe yükseliyor, her şeyin üstüne çıkıyordu.

Bir anda başladığı gibi bıraktı beni sikmeyi… Kucağından indirmeden, sikini içimden çıkarmadan döndü, yerlere saçılmış eşyaların, giysilerin arasından geçerek yatağın yanına geldi iki adımda… Off… Çok iyi dedim içimden, elimde olmadan sevindim… Hiç olmazsa yatakta siksin beni… Ellerim arkada bağlı, ayakta sikilmek yorucu olmaya başlamıştı. Kötünün iyisi…

Sikini çıkardı içimden bu kez, yatağa, kasayı ararken saçtığı karmaşık giysilerin, çamaşırların üstüne fırlatırcasına bıraktı. Neye uğradığımı şaşırmıştım. Üstümde önü açık bir gömlekle, külotsuz da olsa mini eteğim, jartiyer çorabımla giyinik sayılırdım. Elinde siyah bir kumaşla yaklaştı yanıma tekrar… Başıma geçirdi o siyah kumaşı… Bir torbaydı galiba… Hiçbir şey göremiyordum artık…

Bıçağın soğukluğunu memelerimde hissettim önce… Sonra sütyenimin çekiştirildiğini… Bıçakla kesti sanırım. Gömleğim de aynı akibete uğradı, eteğim de… Uzun bacaklarımı saran kaliteli jartiyer çorabımdan başka giysi bırakmadı üstümde hayvan… Ayak seslerini duydum. Sonra sessizlik… Neredeydi bu adam? Ne yapıyordu? Neden işini bitirmeden çıktı gitti? Öylece, çırılçıplak, sikilmiş, çaresiz, savunmasız, dakikalar geçti aradan… Korku, heyecan, telaşla başımı kaldırıyor, bir ses, bir çıtırtı, bir işaret duymak için çabalıyordum. Zaman kavramını yitirmiştim. Beş dakika mı, on dakika mı, yarım saat mi?

Tam gittiğini düşünmeye, çare aramaya, yatağın üzerinde kıvranıp dönmeye başlamıştım ki, tekrar sesini, daha doğrusu inlemesini duydum. Gitmemişti. Beni, çaresizliğimi, çıplaklığımı izliyordu piç… Zevk alıyordu sadist herif… Yüzükoyun çevirdi beni yatağın üstünde… Karnımın altına başucundaki kocaman yastığı sokuşturdu. Önünde domalmış vaziyetteydim şimdi…

Soğuk eldivenli elleriyle kalçalarımı parçalar gibi ikiye ayırdı. Korkuyla inledim. Sonra dilini arka deliğimde hissettim. Yalıyordu. Arkamı yalıyordu sapık… Lanet olsun. Arkamdan girmeyi düşünüyordu bu adam… Evet… Kocama bile vermediğim popomu sikecekti. Acı acı, keşke arkamı kocama verseydim, onunla anal seks yapsaydık, şimdi alışkın olurdu diye geçirdim içimden… Canım yanacaktı. Hem de çok canım yanacaktı.

Arka deliğimi dakikalarca yaladı. Öyle ki anüsümde dilinin sıcaklığını hissetmek hoşuma gitmeye, zevk almaya başlamıştım. Ve bir de vazelin kokusu… Eldivenli elinin parmağı deliğimde dolaşıyordu kaygan kaygan… Ve o bol vazelinli kaygan eldiven parmağı arkamı zorlamaya başladı. Vazelinin de yardımıyla bir anda arkama girdi o kaygan parmak… Canım yanıyordu. Parmağını sokup çıkardı. Sürekli…

Sonra biraz alışır gibi olunca parmağını çıkardı. Sikinin başını kalçalarıma vurdu. Vazelinli alet şap şap ses çıkarıyordu kalçamda… Başını deliğime dayadı, zorlamaya başladı. İçime bastırıyordu kaygan başını… Kendimi kasmaya, girişe engel olmaya çalışınca hayatımda yediğim en sert şaplağı yedim popoma… Eldivenli el kamçı gibi şakladı. Bir daha… Diğer kalçama… Sağlı sollu yağmur gibi vurdu birkaç kez… Acıyla inliyordum.

“Lanet olsun!” dedim içimden… Tek isteğim acı çekmemekti. Bu hayvan istediğini yapacaktı bana, ister öyle, ister böyle… Hıçkıra hıçkıra ağlarken pelte gibi kendimi ve tüm kaslarımı serbest bıraktım. O anda başı girdi. Acıdan yaş geliyordu gözlerimden… Gövdesi de girdi, başı ilerliyordu içimde… Sonuna kadar girince hiç kımıldamadan bir süre durdu. Artık acı hissetmiyordum. Gidip gelmeye başladı. Dakikalarca… Boşalırsa beni bırakır diyordum içimden… Ama boşalmıyordu bir türlü…
image

Sonunda başladığı gibi bitti, içimden çıktı. Ama boşalmamıştı. Arkamda dimdik, taş gibi batıp duruyordu siki, temasını hissediyordum. Parmaklarını vajinamda hissettim sonra… Eldiveni çıkarmış, parmaklarının tenini amımda hissedebiliyordum, okşuyordu. O sırada vajinamın sırılsıklam olduğunu fark ettim.

İnanamıyordum. Tüm bu süreç içinde zevk almıştım, hem de çok… Yalan yok. Bekledim. İçime girmesini… O ıslak kuyuya sokmasını, zevk vermesini… Bekledim. Ama onun yerine, az önce çıktığı yorgun deliğime sert bir şey dayandı. Salatalık gibi bir şey… Kalın… Kaygan… Ve o kaygan sertlik minik deliğimde kaymaya başladı. Penisinden bile büyük ve kalındı giren şey… Ikınmaya, çıkarmaya çalıştım ama olmadı. Kalın kalın içime girip durdu.

Ardından sert ve sıcak penis vajinamı zorladı. Bu kez o giriyordu yara yara… Az sonra içimde, iki deliğimde iki kalın şey vardı. Penis gidip geldikçe zevk almaya başladım. Bunun için çok kızıyordum kendime ama yapacak bir şeyim yoktu. Önümden, arkamdan sikiliyordum ve müthiş zevk alıyordum.

Bu yetmezmiş gibi arkamdan üstüme eğilip parmağını klitorisime götürmesi bitirdi beni… Kalın salatalık benzeri şey arkamda, penisi önümde, parmakları klitorisimde… Vahşice sikiliyordum. Koptum. Nefes almakta zorlanıyordum. Gözlerim karardı.

Bir süre sonra öyle bir orgazm yaşadım ki kocamla bile böyle bir şey olmamıştı… Sanki ilk kez orgazm oluyordum. Öylesine müthiş, öylesine şiddetli, öylesine muhteşem… Saniyelerce titredim. Ayak parmaklarımı aldığım zevkten kasıyor, orgazmın verdiği zevkten kasılarak, titreyerek kıvranıyordum ve tam orgazm olduğum an soyguncu içime ılık ılık boşaldı…

Kocamla sevişmelerimizde en zevk aldığım şeydi bu… Ben orgazm olurken, onun ılık ılık içime boşalması her zaman delirtirdi beni… Fakat bu kez içime boşalan bir yabancıydı ve bir yandan zevkle kıvranırken bir yandan da tiksiniyor, ya hamile kalırsam korkusu beynimin bir köşesini kemiriyordu. İlaç kullanmayı bırakmıştık bir süredir, prezervatif kullanıyorduk kocamla… Bu hayvanınsa prezervatif kullandığını sanmıyordum. Öylece boşalmıştı içime… Sıcak sıcak spermlerini akıtmıştı, içimi yakıyordu salgıları…

Sonunda adam boşalmasına rağmen hala kalınlığını kaybetmemiş sikini içimden, kasılıp gevşemeye devam eden vajinal kaslarımdan zorlukla kurtarıp çıkardı. Yatağa yan devrilip kaldım. Hala kasılıp duruyordum yattığım yerde… Bileğimi bağlayan ipleri kesti. Serilip kalmıştım. Ellerim serbest kaldığı halde çarmıha gerilmiş gibi yatakta kalakalmıştım. Kolumu kıpırdatacak, başımdaki torbayı çıkaracak halim yoktu. Arkamda koca sertlik hala içimde duruyordu. Onu da çıkardığını hissettim, rahatlamıştım şimdi… Yorgun, bitkin, halsizdim. Ses seda kesildi. Çıt çıkmıyordu. Sanırım gitmişti. Öylece yattım kaldım birkaç dakika… Sonra başımdaki kumaş torbayı çıkarabildim. Gözlerimi kamaştıran ışıkta kırpıştırdım. Gözlerim ışığa alıştığında, yatağın ayakucunda ayakta duran soyguncuyu gördüm.

Kocam…

Elinde eldivenler, simsiyah giysileriyle ayakta dikiliyor, ses çıkarmadan, gülümseyerek, tepkimi merak edercesine beni izliyordu. Başındaki kar maskesini ve gözlükleri çıkarmıştı sadece… Geldi, yatağa, yanıma uzandı, çıplak bedenimi kollarıyla sardı. Şefkatle… Okşarcasına… Deri eldivenlerin temasını sırtımda, deri montunun soğukluğunu memelerimde hissetmek ürpermeme sebep oldu. Başımı göğsüne yasladım yorgun bir tavırla… Bir süre konuşmadık. Sonunda,

-“Sabah seni öyle bırakmak çok koydu bana… İşe gitmedim, seni bekledim.” dedi. Elimle yerlere saçılan giysileri gösterdim,

-“Ortalığı sen toplayacaksın.” dedim ben de… “Parmağımı bile sürmem…”

-“Elbette…” dedi çıplak sırtımı, uzun sarı saçlarımı okşayarak… “Sen merak etme…”

-“Hayvansın sen…” dedim halsizce göğsüne yumruğumu vurarak…

-“Biliyorum…” dedi, eğilip dudaklarımı şefkatle öptü.

Kendime gelene kadar kocamın kollarında yattım. Bundan sonra cinsel yaşantımız iyice renklenecekti anlaşılan…

O günü hiç unutmadım. Unutmam mümkün değil zaten… Çünkü o günün hatırasını içimde taşıyorum. Altı aylık hamileyim.

Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Categories: Uncategorized

anten takacaktı amımı götümü sik

No Comments

Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

anten takacaktı amımı götümü sik
Televiyzonda problem yasiyorum ve patronum antenden olabilir tanidigim biri var sana onun cep nosunu vereyim ara gelsin. Ya bugün Pazar adamin izini vardir dedim. A yok dedi ara birini göndersin dedi Patronum. Telefon actim. Sahin elektronik diye bir yer cikti. Patronun adi Erdal. Hemen gelirim dedi. Kimse yok ben gelecegim diyor.

Ben dustan yeni ciktim ve kapi caliyor. Eyvah…yatagin üzerinde pantalonumu ve bluzumu aliyorum hemen giyiyorum ic camasiri cabasi. TV ye bakar gider… kapiyi aciyorum. Ne yakisikli ne de cirkin biri karsimda. Göbegi var saclari azalmis ayaginda sort ve üzerinde polo
merhaba ben erdal
Merhaba buyrun. Televizyon salonda.
Televizyonu aciyor. Antene bakiyor.
Bir sey icermisiniz.
Nescafe varsa.
Haydaaaa…ben adama su vermek istiyorum hava sicak o da Nescafe istiyor.
Tamam hemen yaparim
Café geliyor. Koltuga oturmus…oooh adam rahat
Bu anten yetersiz. Size tavana uygun bir anten takalim dedi
Gerekmez dedim zaten fazla seyretmiyorum. Peki balkondaki canak.
O digitürk. Onu abone merkezinden ayralarlar

Adam kalkmiyor sohbet ediyoruz. Alman nisanlisi varmis esk**en almanca biliyormus. Biraz muhabbet ediyoruz. Adam benden dört yas kücük. Gözleri bluzuma kitlendi. Onüme bakiyorum eyyvah baglamak icin ipler var böbeginde kadar ben onlari telastan unuttum ve gögüslerimden göbegimde kadar önüm aralik. Iplerin arasindan tenim ve gögüslerim görünüyor. Ne yapsam? Adam sempatik ve teni güzel temiz…sanki dus almis. Elindeki fincani aldim. Gördügünü begeniyormusun diyorum Adam yutkunuyor ve evet diyor. Ellerimi göguslerime bastiriyorum. Bu arada sortu cadir olmaya basliyor. Bana dogru geliyor. Dudaklarimdan öpmek istiyor. Nedense kafayi ceviriyorum. Yanagimdam öpüyor. Kulagima ve boynuma kayiyor. Gözlerimi kapatiyorum ve kendimi birakiyorum. Öpüsüyoruz. Boynuma iniyor. Bluzu kaldiriyor meme uclarini agzina aliyor. Eliyle pantalonuma kayiyor. Altimda külot olmadigini anlayinca nefesini icine cekiyor. Parmaklariyla amimi ayiriyor ve kiltorisimi oksuyor. Ben inlemeye basliyorum. manyakca öpüsüyoruz. Beni oksuyor. Bluzumu cikariyor, pantalonu soyuyor. Kendisi be soyunuyor. Ben koltuga kendimi birakiyorum. Bacaklarimi aciyorum o kafasiyla daliyor bacak arama beni yaliyor. Parmaklariyle oksuyor kiltorisimi yaliyor iyice somuruyor dudaklarimi. Amin ates gibi diyor. Parmak sokuyor. Amaaaan ne kadar da darsin diyor.
Beni yaliyor ve ben inlemeye basliyorum. Uzun sürmüyor beni sikmek istiyor. Üzerime cikiyor ve yaragini kapisina getiriyor amimin. Bacaklarimi iyice aciyorum o kafasi ile amimi oksuyup sokuyor kafasini. Sokarken icin yariliyor…oooooohhhhhhhh etlerimi yara yara daliyor diplere…ooooohhhhh askim harika amin var diyor. Nasil amim begeniyormusun amimi. HHmmmmmm diyor ve sokup cikarmaya basliyor. Amimi vuruyor ve ben kollarimi kafamin üzerine kaldiriyorum ve ellerimle kanapenim kenarindan destek aliyorum. O sokuyor ben de amimi ona dogru getiriyorum. OOhhhh siki cok iyi….amimin icini oksuyor dalip cikiyor derinliklerime her vurusta beni doruga yakinlastiriyor. Oooohhhhhh birazdan gelecegim diyor. Ilk kez cabuk gelirim diyor. O ara daha da hizlaniyor ve amimi seret köklüyor. O beni tanimiyor ve hizli nefes almaya baslamam yani gelecegimden habersiz
Yabanci bir adam onun altinda yatiyorum ve sikini amima sokup cikarip dudaklarimiz kenetlenmis birbirine dillerimiz dolanmis birbirine. Ben sarsilua sarsila orgazm oluyorum. Ohhhhhh ooooohhhhhhhh hadi sik beni hadi hadi sik beni….oooohhhhhh oooooohhhhhhhhhh diye inliyor ve altinda amim nabiz gibi atmaya basliyor. O da sert vuruyor ve damarlari atmaya basliyor ve menini icime atiyor. Üzerime yigiliyor. Ikimiz de ter icindeyiz. Amin bir mucize dyor. Uzun zamandir böyle am sikmedim diyor. Nasil sikdin peki dedim. Karimla 50 gun oluyor dedi. Sen dolmusun canim dedim. O ara bacaklarimin arasinda bir kipirdama his ediyorum siritiyorum. Ufaklik uyandi diyorum… memelerimi emiyor ve daha da diklesiyor siki. Elimle onu oksamaya basliyorum. Menlerinden kaygan olan yaragini sivzliyorum. Hala üzerimde ve memelerimi yiyor. Ellerini cok iyi kullaniyorsun diyor. Yarak havada o da göte yöneliyor. Kafayi bastiriyor deligime. Amimdan menleri tasiyor ve deligime kayiyor. Bastiriyor ve o kalin yarak kafasi catirt diye giriyor deligime. Beynimden bir simsek ckiyor ve acisi gözlerimi patlatiyor. Bir ciglik…sus diyor…simdi gecer. Ya vas ol…alisik degil götüm diyorum…hareket etmeye basliyor ve göt deligimi yavasca sikmeye basliyor. Aciyor. Yaragi disariya kayiyor ve sokayim derken tekrar amima giriyor. Burasi daha güzel diyor…nedense erkekler amima tutuluyor. Götü yatakta sikeriz diyorum Koltuk genis ama beni domaltmak aklina gelmiyor heyecandan. Tekrar amimi sikiyor ve bu sefer daha uzun sürüyor. O ikinci kez bosaliyor. Ben ise galiba dört veya besinci kez kasila kasila bosaliyorum altinda. Dusa giriyoruz. Orda ben ona bir dudak masaji yapiyorum. Yaragimi iyice yalayip emyorum. Ayalarini yutup girtlkaiyorum. Yarak yine havada ve uzun sure agzimi sikiyor. Onu disliyorum ve o an agzima gelecek. Disariya atsin diye göguslerimin arasina aliyorum dusun altinda yaragini. Bir kac kez gidip geliyor ve bosaliyor. Yataga gidiyoruz ve 69a geciyoruz. Bven alttayim adam durmak nadir bilmiyor galiba….oooff be güzel …ne iyi beni saatlerde siker bu dedim. Arkana geceyim mi dedi. Tamam gec dedim. Göte yönlendi. Kremi aldi ve deligime sürdü ve kökledi yaragini demir gibi solarak. Oofffff be gotten sikileli vayagi oldu of be ne özlemisim diye inliyordum. Amim bos ne yapayim. Ben de kiltorisimi oksuyorum ve o götümü sert sikiyor. Catir catir sikiyor götümü. Ve parmaklarimi sokuyorum amima ve zevkten ulumaya basliyorum. Ooofffff hadi sik beni ooof hadi cook güzel götümü sik…daha daha hadi amim ates gibi hadi vur vur vur vur ooofff ooffffffff ve götüme bosaliyor. Ben daha gelmedim diyorum….az kaldi….hadi durma…brden parmaklarini sokuyor hem amima hem götüme v icimi karistiriyor…..ooooohhhhhhhhhhhhh-ooooooooooooohhhhhhhhhhhh-ooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooohhhhhh
die bagira bagira tepine tepine geliyorum.

Adam öldüm ben demez mi…aaahhhh ne ölmesi…adam pes etti. Vallahi sen doyumsuz sun
Diyor Tekrar ne zaman bulusuyoruz diyor ben de bakalim hele bir dedim. Bir dahasida viagra atacagim dedi. Güldük ve gitti…

Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Categories: Uncategorized

ENIŞTE, YEĞENİNİN KARISINA GÖZ KOYUNCA…

No Comments

Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

ENIŞTE, YEĞENİNİN KARISINA GÖZ KOYUNCA…
(Asagidaki yasam öyküsü softcore/erotik bir anlatimla sunulmustur. Aşırı hardcore ögeler arayanlar icin baska hikayeler tavsiye olunur.)

FRANKFURT’TA LUKS BIR CLUB

(Onceki hikayeden devam…) Neşe gidince, karimi bir de ben becerdim. Bana, yalvarir gibi, dudaklarini buzerek “Izin vericen di mi kocacim? Ay, valla sonunda sana ayarliyacam bu kizi.” diyince, “Verdim, gitti.” dedim. Karimin boyle yalvarmasinin yani sira, aslinda, soylemesi ayiptir, o bana gelipte, baska herifle nasil sikistigini anlatinca, cok tahrik oldugum icin bunu kabul etmistim.

Bir Cumartesi aksami, ben arkadaslarla kafa cekmeye giderken, karim da asagiya, Neşeler’e zevk gecesine inecekti. Gunduzden agdasini yapip, amini agizlara layik bir hale getirdi, kremledi, sanki makyaj yapar gibi itina gosteriyordu.

Once meyhane, sonrasinda gittigimiz pavyondan sabaha karsi dondugumde, karim eve gelmis uyuyordu. Ertesi sabah uyaninca her seyi anlattirdim. Ben evden ciktiktan sonra, bu da hazirlanip Neşeler’e inmis. Uzerine onden dugmeli kisa bir elbise giymis. Elbisesi, dolgun vucuduna tam oturdugu icin, vucudunun butun kivrimlari ortaya cikmis. Makyajini yapip, orasi da dahil olmak uzere, vucuduna bastan cikartici bir parfum surmus. Erkekleri azdiran, ten rengi, ust kismi dantelli, super ince coraplarini ve ayaklarinin butun guzelligini ortaya cikartan, bantli, yuksek topuklu ayakkabilarini giyip, kapilarina dayanmis. Kapiyi Mehmet acmis. Kirmizi ojeli ayak tirnaklarindan, saclarina kadar, karimi bastan asagiya suzup, daha kapi araliginda, elbisesinin dugmeleri arasindan, elini karimin amina atmis. Karimin kulot giymedigini gorunce sasirmis ve “Gel yavrum… Ikinizide sikmek icin sabirsizlaniyorum.” diyip, karimi iceri buyur etmis.

Mehmet, karima icki hazirlarken, salona Nese gelmis. Uzerinde, gecenlerde, Meltem’den ozenip aldiklari askili saten geceligi varmis. Gecelik uzunmus ama, yirtmaci arka taraftan kizin kalcalarina kadar cikiyormus. Gogusleri, askilardan disari firlayacakmis gibi duruyormus. Geceligin, gogusleri orten askili kismi dantel oldugu icin, gogusleri, uclarina kadar tamamen gozukuyormus. Nese, karima dogru egilmis, birbirlerini dudaklarinin kenarindan opmusler. Kapidan girerken Nese’nin kocasi karimin orasini yoklamis ya, simdi de, Nese ile opusurlerken karim, kiza sarilmis ve elini, geceliginin gotune kadar cikan yirtmacindan iceri sokmus ve bingo! Eli direk Nese’nin amcigi ile bulusmus. Bu da Nese’nin kulagina egilip, kikirdayarak “Ay, bu gece ikimizde donsuzuz sekerim.” demis. Nese kuru yemis falan hazirlamak icin ortada dolasiyormus. Bizim hanim bile Nese’nin bu erotik goruntusunden tahrik olmus. Kiz, bacaklarina siyah jartiyerli coraplar giymis.

Bunlar icikilerini alip, koltuklara oturup, muhabbete baslamislar. Nese’yle kocasi kanepede, bizim Meltem de koltukta oturuyormus. Konu, bir, iki hos besten sonra tabii ki sekse gelmis. Birinci kadehlerden sonra, kafalar hafifce dumanlaninca, Mehmet kalkip, “Bak, Meltem, sana bizim cekimleri gostereyim.” demis. Nese kipkirmizi kesilmis, “Ama kocacim ayip degil mi? Ben utanirim…” dediysede, Mehmet “Utanma kiz… O senin arkadasin degil mi? Ne var yani?” diye cevaplamis. Karima “Bu kış fuar icin Frankfurt’a gitmistim, Nese’yi de goturdum. Bunu orada cektik.” diye aciklamis. Nese, birden tepki gosterip “Aaa Mehmet! O valla olmaz… Cok ayip ayol.” diyince, bizim hanim “Ne varmis kiz? Simdi daha cok merak ettim ayol… Baslat sen Mehmet… Bakma ona.” diyince Esinin itirazlarina ragmen Mehmet goruntuleri baslatmis. Hikaye soyle:

Mehmet ve karisi Nese, Frankfurt’ta Mehmet’in teyzesinde kalmislar. Mehmet’in teyzesi ve enistesi, yillar once Almanya’ya goc etmisler. Baslarda, enistesi bir fabrikada isci olarak calisiyormus. Ama hem kafasini kullanip, hem de sansi yaver gidince, calistigi fabrikaya yedek parca ureten ufak capta bir fabrika kurmus ve yillar icinde cok zengin olmuslar. Simdi, sehrin banliyosunda, malikane gibi, kocaman bir villada yasiyorlarmis. Mehmetler gittiginde, teyzesi, onlar vardiktan iki gun sonra, daha onceden alinmis bileti oldugundan, bir ayligina, memlekete, hisim, akraba ziyaretine gitmis. Mehmet’e, “Size cok ayip olacak, biletimi degistireyim, sizle beraber doneriz.” dediyse de, Mehmet “Gerek yok teyze… Biz de nasil olsa haftaya donuyoruz… Artik Mersin’de bol bol gorusuruz… Zaten burada programimiz cok yogun… Birbirimizi zor goruruz.” diye, teyzesine biletini degistirmesine gerek olmadigini anlatmis.

Bir aksam, enistesi bunlari luks bir kulube yemege goturmus. Mehmet, kulupteki karilara hasta olmus. Gozunu alamiyormus. Telefonuyla, karisini cekiyor gibi yapip, arka plandaki, karilarin bacaklarini, dekoltelerinden tasan memelerini cekiyormus. Enistesi, Mehmet’in karilari cektigini farkedince, “Mehmetcim nasil, iyi fistiklar var burada degil mi?” diye sormus. Nese, Mehmet’in enistesinin bu sekilde konusmasini biraz yadirgamis, ama tatsizlik olmasin diye renk vermemis. Mehmet de sakayla karisik “Ah be eniste! Boyle oldugunu soyleseydin ya… Nese’ye is toplantisina gidiyoruz diyip, senle yalniz gelirdik… Niye bir tüyo vermedin? demis. Enistesi “Oglum bak, senin gul gibi, cok guzel bir karin var. Baska kadinlara bakmaya hic ihtiyacin yok.” diyip, belli ki, biraz once kirdigi potu telafi etmek icin, Nese’ye iltifat edince, Nese’de “Soyleyin valla… Benim degerimi hic bilmiyor.” diye serzeniste bulunmus. Yemek boyunca, Mehmet etraftaki karilari, Eniste de Nese’yi kesmis durmus. Eniste bey, herhalde, gencliginde yakisikli bir adammis. Ama simdi de, beyaz saclari, Turk erkeginin ayrilmaz parcasi gur biyiklari ve fit bedeni ile hic de fena sayilmazmis. Nese, belki de babasi yasindaki bu adamin, kendisine surekli bakip, konusmaya calismasindan, konusurken kendisine dokunmasindan, basta biraz rahatsiz olmus. Fakat, kadehler ardi, arkasina yuvarlandikca, kafalar dumanlandikca, Enistenin iltifatlari hos gelmeye baslamis. Bir ara, eniste, Mehmet’in telefonunu alip, Mehmet’le Nese’ye kari, koca fotograflarini cekmeyi teklif etmis. Bunlar da sandalyelerini yaklastirip, yanak yanaga poz vermisler. Ama eniste “Bu ne resmiyet yahu? Etrafi, dans edenleri gormuyor musunuz? Millet neredeyse birbirini halledecek ortalik yerde… Opusun bakalim! Bir de oyle cekeyim.” diyince, Mehmet, Nese’nin dudaklarina yumulmus. Nese de, sanki enisteyi azdirmak ister gibi, uzun, uzun, Mehmet’in dilini emerek opusmus.

Ardindan, aslinda bu cekimi, tuzak planina baslangic icin tasarlayan eniste, Mehmet’e “Hadi bakalim yegen… Simdi de sen bizi cek, bu guzel hanimefendi ile.” diyip, sandalyesini Nese’ninkine yaklastirip, elini omzuna atmis. Mehmet bunlari cekerken, eniste, Mehmet’e “Mehmet, iznin olursa bu harikulade karini opebilir miyim, bir kez?” diye sorunca, Mehmet, “Op be eniste! Ayip ettin, sorulur mu?” diye cevaplamis. Nese yanagini uzatmis, ama eniste yaklasip, birden Nese’nin dudagina bir opucuk kondurmus. Nese kipkirmizi olmus. Eniste piskin, piskin “Oh yavrum! Dudaklarinda pek tatliymis.” diyip, gulumsemis. Mehmet enistesinin, karisini, gozlerinin onunde, dudaklarindan opmesine cok sasirmis. Ama o saskinlikla ve alkolun etkisiyle soyleyecek bir laf bulamamis. Bu arada salonun isiklari iyice kapatilmis, los bir ortam olusmus. Etraftaki masalarda, bir suru cift, birbirleri ile opusuyor, masa altindan eller calisiyormus. Bu arada, eniste, bir Alman tanidiklarini gorup ayaga kalkmis. Adamin karisini yine dudaklarindan opmus. Bizimkiler sakinlikla izliyorlarmis. Eniste bey, ayakta Almanlarla sohbet ederken, Mehmet firsattan istifade, karisina “Sevgilim, ne yavrular var be etrafta! Burasi o bahsettikleri swinger kluplere benziyor, ama sadece soft takiliyorlar anlasilan.” diye takilinca, Nese’de asagi kalir mi, “Bana bak, sen karilara bakarken, enisten de habire beni kesiyor… Haberin olsun… Hic de fena adam degil haa… Karismam bak!” diye kocasina ayar cekmis. Mehmet, sasirip, gulumsemis, “Vay! Benim guzel karim… Demek enistemin komplimanlarina tav oldun haa? Vay ihtiyar kurt, vay!” demis.

Almanlar gidince, Mehmet, enistesine, “Eniste, burasi nasil yer boyle? Kimin eli, kimin cebinde belli degil.” demis. Enistesi “Burasi cok luks bir kuluptur Mehmet. Insanlar zevklerini tatmin etmeye geliyorlar. Bak, herkes birbirinin kari, kocasiyla dans ediyor. Ama burada daha ileri gitmezler. Isteyen grup olarak cikar, otele ya da kendi evlerine giderler… Islerini orada hallederler.” diye cevap vermis. Bizimkiler, yani Nese ile Mehmet, konusmadan, merakla etrafi seyrediyorlarmis. Gercekten de, adamlar, baska masalarda oturan kadinlari dansa kaldiriyor, sonra da, zaten kalabalik olan pistte, kadinlarla sarmas, dolas dansederken, oralarini buralarini oksuyor, sıkıştırıyorlarmış. Kocalari, kadinlari, bazen oturduklari yerden izliyor, bazen baska kadinlari dansa kaldiriyorlarmis. Bazi kocalar da, baska adamla dans eden karisinin arkasina gecip, obur adamla birlikte karisini arada sandvic yapiyor ve eteklerini tamamen kaldirip, kalcalarini, amini oksuyorlarmis. Tam bu sirada, eniste; “Ne o ya! Herkes sustu… Eglenin bakalim biraz!” diyip, “Gel Nesecim, senin kocanda hayir yok. Bari ben seni dansa kaldirayim.” demis ve ayaga kalkmis. Mehmet, dans pistindeki sehvetli ve kizismis kalabaligi izlemekten baska bir sey dusunmeye firsat bulamadigindan, bir anda ne diyecegini sasirmis. Enistesine ayip olmasin diye de “Elbette!” diyebilmis. Nese, enistenin uzattigi elini tutmus, urkekce ayaga kalkmis. Dans pistinde kalabaligin arasina karismislar.

Pistte hemen, herkes, cilginca opusuyormus. Neredeyse butun kadinlarin etekleri bellerine kadar siyrilmis, uzerlerindeki askili elbiseler yine bele inmis, ya da gomleklerinin onleri acilmis, memeleri, dansettikleri ya da bambaska herifler tarafindan emiliyormus. Bazi kadinlarin etrafinda üç, dort tane erkek, kadinin her bir tarafini oksayip, opuyorlarmis. Bazi adamlarin sikleri, pantolonlarinin onunden disari cikmis, dansettikleri kadinlar elle masturbasyon yapiyorlarmis. Nese, sozde dans ediyormus gibi, ayakta tutkuyla yiyisen, bakimli ve super seksi kadinlari ve adamlari gorunce, belli ki iyice tahrik olmus. Cunki, eniste, Nese’nin kalcalarini, eteginin uzerinden yavas, yavas ovaliyor, buna karsilik Nese ters bir tepki vermiyormus. Ama, kocasinin gozune sokar gibi olmasin diye, enisteyi habire, pistin, kendi masalarindan gorunmeyen kosesine dogru cekeliyormus. Mehmet de, cadiri kurmus (!), cep telefonuna, pistteki goruntuleri ve karisinin kalcalarini oksayan enistesini cekiyormus. Nese’nin cekelemesiyle pistin obur kosesine geldiklerinde, eniste; “Tamam mi yavrum? Yerimiz iyi mi? Bak, artik kocan gormez.” diye gulumseyerek Nese’ye takilmis ve iltifatlara baslamis. “Yavrum benim… Sen cok guzel bir kadinsin. Kocan hakkini veriyor mu bari?” diyince, Nese ne soyleyecegini sasirmis. Nese’den olumsuz bir tavir gormeyince, eniste, kizin mini etegini siyirmis. Incecik, kulotlu corabinin uzerinden kalcalarini oksarken, bir yandan da Nese’nin dudaklarina yumulmus. Ortamin bastan cikarticiligina kendini kaptiran Nese de, kendisini enisteye tutkuyla bastirip, ihtirasla opusmeye baslamis. Eniste kizin kalcalarini oksarken, kulotlu corabindan hic hosnut olmamis ve “Ohh yavrum, senin o guzel amini nasil bulacam simdi?”diyip, kulotlu corabini siyirmaya baslamis. Nese’nin kulotlu corabini, baldirlarina kadar indirip, once elini aminda gezdirmis. Sonra da, amini oksamaya ve yavas, yavas parmaklarini sokup cikartmaya baslamis.

Derken, Nese, birden arkasinda bir temas hissetmis. Arkasini donunce, yakisikli, genc bir adamin yuzuyle burun buruna gelmis. Delikanli, Nese’nin kalcalarina, olabildigince yaslanmis. Nese, iki erkegin arasinda, vucuduna yayilan zevk dalgalari ile gozlerini kapatmis. O an, birden, eniste, Nese’nin kulotunu asagiya siyirmis. Nese’nin arkasindaki delikanli bunu firsat bilip, hizli bir hareketle sikini pantolonundan cikartip, Nese’nin apus arasinda sokmus. Nese, daha olan biteni anlamadan, delikanlinin kaya gibi sert yarragini, amciginin dudaklari arasinda hissetmis. Cocuk, Nese’nin amina surtturerek, arkasinda, gidip, gelmeye baslamis. Eniste de, meltemin uzerindeki triko kazagini, memelerinin uzerine kadar siyirmis. Sutyeninden goguslerini cikartip, sehvetle uclarini emmeye baslamis. Nese, herkesin icinde, bu sekilde, neredeyse sikilmekten muthis bir zevk almis. Salonun diger tarafindaki kocasina yakalanirim diye hic dusunmemis bile. Amcigi, sehvetten sirilsiklam olmus. Etraftaki kadinlarin seslerini duyunca, bu da kendisini birakip, inlemeye baslamis. Arkasindaki adam tutkuyla gidip, gelirken, orgazm bile olmus. Eniste, arkasindaki adamin sikini, bunun amina sokmaya calismis. Ama Nese, her ne kadar, azginca sikismek istiyor olmasina ragmen, hic tanimadigi bir adama kendini siktirmekten cekinmis. Kulotlu corabini cekip, cocugun kendisini sikmesine izin vermemis. Bunun uzerine, delikanli arkasindan ayrilmis. Yegeninin karisini, baska bir herife siktirmekte basarili olamayan eniste, kendi isini kendisi yapmaya karar vermis olacak ki, bu sefer, o, sikini pantolonundan disari cikartmis. Eniste, pantolonundan sikini cikartinca, Nese, dimdik yarragi eline soyle bir almis. Ama birden, hemen yanlarinda, bir adama arkasini donmus bir sekilde danseden seksi, genc ve guzel bir kadin, neredeyse Nese’yi iteleyerek enisteye sokulmus ve opusmeye baslamis. Nese, kendisini bir anda aciga cikmis olarak bulmus. Simdi, onde eniste, arkada obur adam, bu kadini araya almis, birlikte, ayakta sevisiyorlarmis. Kadini sikiyorlar mi, yoksa yalnizca pompaliyorlar mi, karanlikta pek anlasilmiyormus. Nese, once tuvalete gidip, temizlenmis, kendisine ceki duzen vermis. Sonra, kocasinin oldugu masaya gelmis. Bir sure sonra, eniste de gelince ve zaten insanlar yavas, yavas gitmeye baslayinca, bunlarda kalkip, evin yolunu tutmuslar.

ENISTE

Eve gelip, odalarina cikinca, Neşe, daha soyunmadan kocasinin ustune atlamis. Mehmet “Cok tahrik oldun di mi kiz?” diye sorunca, Neşe “Fena halde kizistim… Ayol dans ederken birine verecektim neredeyse.” diye cevaplamis. Mehmet; “Gel bak, ne cektim!” diyip, cep telefonunu odadaki televizyona baglamis. Neşe, goruntuleri gorunce şok olmus. Mehmet, dans pistinin, bunlarin dans ettigi kosesine gelip, butun olanlari cekmis. Nese “Ayy! Nasil cektin bunlari?” diye sorunca, “Iki herifin arasinda kendini kaybetmistin, beni farketmedin bile.” diye cevaplamis. Birlikte izlemeye baslamislar. Mehmet, karisina; “Kiz, niye siktirmedin cocuga kendini?” diye sorunca, Neşe “Aman, bosver tanimadigim herif… Zaten birden geldi… Enistenden once sikmeye kalkisti.” diye cevaplamis. Mehmet, “Ne yani, enisteme verecek miydin?” diye sorunca, Neşe “Verirdim ayol! Cocuk gidince, o orospu kari saldirdi enistene… Ben yine ortada kaldim.” diye serzeniste bulunmus. Mehmet de “Vay be! Ayak ustu sikisecektin yani enistemle, ha?” diye konusurlarken, iyice tahrik olup, pantaolonundan sikini cikartinca, Neşe “Sikisirdim valla! Hoş adam. Bu yasina ragmen tas gibi sert siki var.” demis. Bunlar goruntuleri seyrederken, Mehmet, Neşe’yi yavas, yavas soymus. Neşe’nin uzerinde, sutyeni ile ince kulotlu corabi kalmis.

Tam bu sirada kapi vurulmus. Mehmet, saskinlikla kapiya yuruyup, acmis. Kapiyi acinca saskinliklari daha da artmis. Eniste, uzerinde bir sort ve fanila ile kapinin onunde duruyormus. Mehmet, enistesine, “Buyur eniste, bir sey mi oldu?” falan derken, enistesi “Ne seyrediyorsunuz boyle? Sesini de acmissiniz.” diye sorunca, Mehmet, “Ya Eniste, kusura bakma… Kafalar iyi iste… Dusunemedik… Yatiyoruz simdi.” diye cevaplamis. Adam, televizyonda oynayanlari gorunce “Aa, bunlari bu aksam mi cektin?” diyip, odaya dalmis. Yatakta, sereserpe kocasini bekleyen Neşe, domuzluguna, hic pozisyonunu bozmadan, dumanli kafasiyla “Ay Eniste! Kocam, sizin bana, o gencle beraber neler yaptiginizi cekmis.” diye basmis kahkahayi. Mehmet biraz bozulur gibi olmus “Ne diyorsun Neşe? Biraz kendine gel… Toparlan sevgilim.” dediyse de, yatakta uzanmis yatan Neşe, hic istifini bozmamis. Eniste, “Bozulma be oglum! Bir sey yapmadik. Iste bak, eglenecez dedik, ne guzel eglendik. Bak, karin da cok zevk almis. Sen de bunlari cekerken, belli ki, iyice eglenmissindir.” diye, ortaligi yatistirmaya calismis ve gidip, yatagin kenarina oturup, goruntulerin kalanini izlemeye baslamis.

Mehmet’e “Oglum degerini bil… Alev gibi karin var… Yakiyor etrafini” diyip, ilistigi yatakta yatan Neşe’nin bacaklarini oksamaya baslamis. Eniste, Nese’nin bacaklarini oksayarak apus arasina ulasmis. Kizin kulotlu corabi, yine, orasini ellemesine engel olunca, sakayla karisik, “Ah bu kulotlu coraplari hic sevmiyorum, hep engel cikartiyorlar.” demis. Neşe; “Ay eniste, orada butun kadinlar corapliydilar ayol.” diyince, eniste, “Kizim, onlarinki seksi, dantelli coraplar. Hedefe ulasmayi hic bir zaman engellemez. Di mi yegenim?” diyip, gulmus. Ama yine de, pişkin, pişkin, kizin amini, incecik, ten rengi corabinin uzerinden oksamaya devam etmis. Neşe, kocasinin yaninda, bir baska adam tarafindan oksanmaktan cok tahrik olmus. Kocasindan da bir tepki gelmeyince, enistenin oksamalarina karsi cikmamis. Mehmet, bir yandan goruntuleri, bir yandan da, gozleri onunde, enistesinin, karisini oksamasini seyrediyormus. Mehmet’in de, bu isten buyuk zevk aldigi belliymis. Karisina “Kiz Neşe! Hic utanmiyormusun, kendini benim onumde baskasina elletmekten?” diye, şaka yollu takilmis. Nese, “Ay, kocacim cok utaniyorum… Ama bosver… Enisten de aileden sayilir ayol… Yabanci degil. Hem, sen bizi seyrederken cok tahrik oluyorum.” diye cevaplayip, seksi, seksi gulmus. Butun bu konusmalardan cesaret alan eniste, uzerindeki fanilayi cikartip, kizin uzerine egilmis ve opusmeye baslamislar. Sanki birbirlerini yiyecek gibi, dillleri kah icerde, kah disarida, ihtirasla opusuyorlarmis. Eniste, birden Neşe’in uzerinden kalkip, Mehmet’e donmus ve bunlarin cakir keyifliklerinden istifade, nasil olsa kari, koca, ikiside tahrik olmus vaziyetteler diye dusunerek; “Mehmet, yegenim izin ver, yapalim su karinla… Seksi karin beni cok fena azdirdi.” diyince, Neşe, “Ay olmaz… O kadarini kocamin onunde yapamam ayol… Evet, cok kizistim, oram yaniyor… Icimde birinizinkini istiyorum, artik dayanamayacagim, ama kocacim, sen disari çık o zaman,” demis. Mehmet, sanki, enistesinin, karisini sikmesine ve kendisinin de buna seyirci olmasina dunden raziymis gibi, karisini ikna etmek icin, “Neşecim, utanmana gerek yok sevgilim. Bak, ben izin veriyorum… Yap hadi. Bak, ben de yarim kalan videomu, boylece tamamlamis olurum. Eve donunce, dusunsene, seni baska birisiyle sikisirken seyredecegiz… Cok bastan cikartici degil mi?” diye sorunca, Neşe, “Ohh kocacim… Cok ahlaksizca, ama cok erotik… Fakat, o zaman corabimi cikarmam. Uzerinden yapsin.” diyerek, ancak buna razi olmus. Eniste de, “Artik neyse, ne!” diyerek sortunu da cikartmis. Kopcalarini cozup, sutyenini cikartinca, Neşe, kulotlu corabi haric, cirilciplak kalmis. Eniste de cirilciplak, sirtustu yatan Neşe’nin uzerine yatmis. Mehmet de, butun bunlari cep telefonuna cekiyormus.

Nese, bacaklari kapali vaziyette yatarken, eniste, sikini kizin apus arasina sıkıştırıp, uzerinde inip, kalkarak, gidip, gelmeye baslamis. Bu sirada, Neşe’nin yuzunde opulmedik yer birakmiyor, Neşe de inleyerek, kollariyla simsiki enisteyi sariyor, adamin kafasini yuzune bastiriyormus. Eniste, biraz bu pozisyonda gidip geldikten sonra, kizin uzerinden, yataga yan yatar vaziyette devrilmis. Sirti kendisine donecek vaziyette, Nese’yi de yatagin icinde yan cevirmis. Kiza arkadan yanasip, bu sefer apus arasina arkadan yarragini yerlestirip, amina iyice baski yaparak surtmeye baslamis. Bir yandan da, elleri ile Neşe’nin memelerini sıkıştırıyor, gogus uclarini cimdikliyormus. Kiz, iyice kizismis ve bir elini, onden corabinin icine sokarak amiyla oynamaya baslayinca, eniste kizin parmaklarini sikinde hissetmis ve “Gel yavrum, seni biraz emeyim. Bak nasil tahrik olacaksin.” diyip asagiya, Nese’nin bacak arasina dogru kaymis. Yatakta halen yan yatan Nese’nin, ustteki bacagini iyice karnina dogru cektirip, amini ortaya cikartmis. Kizin kalcalarinin arasindan, incecik corabinin uzerinden, amini, diliyle dondurma yalar gibi yaladikca, Neşe inliyor, yine, adamin kafasini amina dogru bastiriyormus.

Azgin eniste, bir ara, iyice islanan corabi, apus arasindan, disiyle caktirmadan yirtivermis ve Neşe’nin islak ami oldugu gibi ortaya cikmis. Amini yalayarak, emerek sanki yiyormus. Nese, sehvetten, corabinin yirtilip, aminin ortaya cikmasini hic umursamamis bile. Eniste, eliyle Neşe’nin amini aralayarak, aminin, dudaklarinin ic yuzlerini yalarken Neşe, sesli, sesli inlemeye baslamis. Neşe’nin, zevkten iyice kendinden gectigini goren eniste, yan yatan kizin arkasinda yine pozisyonunu alip, yarragini kizin amina disaridan surtturmeye devam etmis. Kizismis Nese’nin amcigi, sehvetten iyice acildigi ve sulandigi icin, enistenin yarragi, gidip, gelirken, iceri girmese bile, kizin, aminin dudaklari arasinda kayboluyormus. Sonra birden, ileri, geri gitmek yerine, asagidan, yukari hareketlenerek, kizin, hem am suyu, hem de kendi menileri ile sirilsiklam olmus amina kolayca girivermis. Neşe bunu hissedince biraz irkilmis. Sikisirlerken, enisteyle hareketleri, beraberce iyice hizlanmis ve ahlaksiz karisi kucuk cigliklar atmaya baslayinca, Mehmet “N’oluyor yaa!” diye, karisinin orasina, cebin kamerasiyla zoom yapmis. Bir de ne gorsun! Eniste, yarragini, karisinin amcigina daldirmis, gozlerinin onunde, biricik karisini gümbür, gümbür sikiyor. Mehmet, elinde cep telefonu, enistesinin, karisini sikisini cekerken ve tam ne diyecegini, ne yapacagini sasirmisken, karisi, tutkuyla ve biraz da sarhos, “Askim, enisten beni sikiyor!” demis. Mehmet de, saskinlik icinde ve zevkle “Ne o? Hosuna gitmedi mi? Zevk almiyor musun?” diyince de, Neşe, “Ohh cok guzel askim! Senin onunde sikisiyorum ya, daha da heyecanli oluyor… Ay cildiricam zevkten… Biricik, guzel karini, baskalari ile sikisirken seyretmek senin de hosuna gidiyor mu?” diye sormus. Mehmet, hic cevap vermeden, deminden beri donunun uzerinden ovaladigi sikini, donunun iseme araligindan cikartip, bir eliyle sivazlamaya, bir eliyle de, karisinin, enistesi tarafindan sikilisini, cep telefonuna cekmeye devam etmis. Bunlar, yan yatmis bir vaziyette, eniste, arkadan Nese’ye pompalarken, herif, kizi, yataga yuz ustu yatacak sekilde cevirmis ve kendisi de kizin uzerine yatmis. Nese, “Ay eniste, dur bacaklarimi kapatayim… Aradan, sıkı, sıkı gir amima… Ben de senin yarragini daha zevkli hissedeyim, hem de uzerimde gidip, geldikce tasaklarin amima vursun… O sekilde sehvetten cildiriyorum.” demis. Eniste, Nese’nin istedigi sekilde kizi sikmeye devam etmis. Kizin uzerinde, amindan agir, agir cikiyormus ve hemen, daha hizli bir sekilde, yarragini yegeninin karisinin amcigina, onun gozleri onunde, deyim yerindeyse, sapliyor, sonuna kadar köklüyor ve bir sure iceride tutup, kizin uzerinde, kendi baldirlarini, kizin kalcalarina tamamen yaslayip, dairesel hareketlerle oynatiyormus. Enistesi, “Ohh yegenim! Karinin ami firin gibiymis.” diye Mehmet’e laf atmis. Neşe’nin de kulagina egilip, “Bak, seni sikisirken gormek, kocani da azdirdi. Bak, cikarmis yarragini 31 cekiyor.” demis. Neşe, Mehmet’e “Askim, enistenin ki buyuk degil ama, cok bastan cikartici bir sekilde yapiyor… Ohh, cok zevklendim! Kocacim, kadin nasil bastan cikartilir, bak da ogren.” demis ve basini enisteye cevirip, “Ay, cok guzel, sokk, sok, iyice sok.” diyip, enisteyi opmeye baslamis. Neşe, sesi titreyerek, “Oh eniste, perisan ettin beni! Bosaliyorum…” diyince, eniste, “Dur yavrum, beni de bekle, beraber bosalalim.” demis. Ama Neşe, siddetli kasilmalarla, neredeyse ciglik atarak bosalmis. Nese bosalinca, enisteye, “Gel, devam et sokmaya… Seni de mutlu edicem.” diyip, kalcalarini ileri, geri oynatmaya devam etmis. Kisa bir sure sonra da, eniste de daha fazla dayanamayip, acayip sesler cikartarak, Neşe’nin icine bosalmis.

Bosalmasina ragmen herifin siki hala yumusamamis ve Neşe’nin uzerinde, yarragini kizin amcigindan cikartmadan, git, gellere devam ediyormus. Neşe, “Gel kocacim… Sira sende.” diyip, enistenin altindan siyrilmis. Ellerinin ve dizlerinin uzerinde, kopekleme pozisyonunda domalip, yatagin ayak ucuna dogru yaklasmis. Mehmet, cep telefonunu, butun manzarayi alacak sekilde, guzel bir acida ayarlayip, sabit bir yere koymus. Yataga yaklasip, yarragini karisinin agzina vermis. Bu arada, enistenin siki, hic inmeden, dimdik duruyormus. Neşe’yi, boyle domalmis bir vaziyette gorunce, sanki iki dakika once bosalan kendisi degilmis gibi, kizin arkasindan yaklasip, “Yegen, karinin kalcalarina nazar degmesin, masallah… Kim gorse siki kalkiyordur valla.” diyerek, yarragini bir kez daha Neşe’nin amcigina daldirmis. Ahlaksiz herifin yasina, basina bak, performansa bak! Neşe, tutkuyla kalcalarini enisteye dogru yapistirmis. Bir yandan da Mehmet’in siki agzinda, inliyormus. Kocasinin sikini sehvetle emiyor, etrafini yaliyor, kafasini adeta somuruyormus. Eniste arkadan pompaladikca, Neşe de, kocasininki agzinda, ihtirasla, git, gellere baslamis. Eniste, Neşe’nin cicek gibi acilan, kizismis amina, yarraginin yani sira, bir de, bir elinin bas parmagini, bir kac kez sokup cikartmis. Sonra da, islanan bas parmagini, kizin arka kapisina sokmaya baslamis. Neşe yine irkilmis. Ama sehvetten ve agzindaki, kocasinin sikinden dolayi sesini cikartamiyormus.

Eniste, Neşe’nin gotunu bas pamagi ile alistirdiktan sonra, sikini kizin amindan cikartip, arka delige yaslamis. Neşe, agzindan kocasinin sikini cikartip, seks sarhosu bir sesle “Ayy, o kadarda olmaz ama eniste!” diyince, eniste, “Benim atesli yegenim, kasma kendini… Bak cok zevk alacan.” demis. Fakat Neşe, “Olmaz valla. Beni kocam bile oradan yapmadi.” diyince, eniste, “Olsun yavrum… Bak, kocaninki kocaman bir alet. Benimki rahat girer, hic korkma sen.” falan diyerek kizi ikna etmeye calisirken, Mehmet hic sesini cikarmadan, olacaklari seyrediyormus. Eniste, sepsert sikiyle, Neşe’nin arka deligini hafif, hafif zorlamaya baslayinca, Mehmet karisinin basini tutup, yarragini yine agzina vermis. Eniste, bu firsattan istifade, yarragi yari yola getirmis. Nazik git, gellerle kizin gotu acilmis. Derken, eniste yarragini Neşe’nin gotune koklemis. Neşe, once kendini kasarken, sonradan serbest birakmis. Eniste “Bak yegenim, gordun mu? Ben sana zevk alacan demedim mi?” diye sırıtırken, Neşe, kocasinin sikini agzindan cikartip, “Ohh askim… Biraz garip bir duygu ama hosuma gitti ayol.” demis. Eniste de Mehmet’e “Gordun mu yegenim? Bak, senin icin calisiyorum. Nese’nin gotunu milli yaptim. Yolu acilmistir… Karin artik sana itiraz etmez.” derken, kasiklarini, kizin kalcalarina vurdura, vurdura, yegeninin karisini gotten sikiyormus. Mehmet, enistesinin, karisini, gozleri onunde, hem de gotten sikmesinden inanilmaz tahrik olmus. Daha fazla dayanamamis ve kendini tutamayip, ilk menilerini karisinin agzina fiskirtmis. Sonra, Nese’nin agzindan cikip, kalanini avucuna doldurmus. Karisi da, sehvetten kendinden gecmis bir halde, diliyle dudaklarini yalayarak, kocasinin menilerini yutmus. Eniste, hayvan gibi anirarak, siddetle Neşe’nin gotunun icine bosalmis. Kiz altta bu ustte yataga yigilmislar. Mehmet, nihayet cep telefonunun kamerasini kapatmis.

Enistenin altinda kalan Neşe, enisteyi uzerinden ittirip, “Banyoya giriyorum… Butun deliklerimi doldurdunuz.” diyip, odanin icindeki banyoya gitmis. Banyoda uzunca bir sure kaldiktan sonra, uzerinde bornozla cikmis. Mehmet, “Amma uzun kaldin ya!” diye laf atinca “Ay n’apiyim… Her tarafim ter icinde kalmis. Butun deliklerimden meni fiskirdi. Iyice temizlendim.” demis. Nese’nin banyodan cikmasini beklerken kestiren Eniste, bu konusmalara uyaninca, kalkip, banyoya girmis. Banyodan, o da bornozla cikmis. Ardindan, Mehmet de banyoya girmis. Cikinca ne gorsun! Eniste odadaki koltuga oturmus, Neşe’yi de kucagina almis, bir ellerinde sarap kadehleri, bornozlarinin onleri acik, opusuyorlar. Eniste Mehmet’in banyodan ciktigini gorunce, gayet piskin; “Buyur yegenim… Bak, sana da kadeh getirdim. Kendine sarap doldur.” diyip, Neşe’nin bornozunun arasindan, kizin goguslerine dalmis. Bu arada, “Icelim, sikiselim…” diyip, habire kadeh tokusturup, kafalarin cakirkeyif kalmasina ve Nese’yi tekrar bastan cikartmaya calisiyormus. Neşe de “Ayy guzel sarapmis ayol.” diyip, memelerini emen enistenin kucaginda, kadehleri hizla yuvarliyormus. Sonra, bir ara kocasina donmus ve “Mehmet, senin bu enisten gene sikecek beni ayol. Bak karismam… Siki gotumun altinda kazik gibi kabardi yine.” diye kikirdayarak kocasina takilip, “Hadi, filmimizi cekmiyor musun?” diye sormus. Mehmet, “Yeter artik, cok cektim.” diyince, “Olmaz ama askim. Bak, nasil opucem simdi enisteni… Bunu kacirma.” diyip, tutkuyla enistenin dudaklarina yapismis. Eniste dilini cikartmis, Neşe adamin dilini emiyormus. Mehmet, bu sahneler karsisinda tahrik olup, mizragi yine havaya dikmis ve cekimlere baslamis. Azgin eniste, Neşe’yi hafif ayaga dogrultup, kendi bornozunu aralamis. Mehmet, bu arada, cep telefonunun ekranindan gormus, hakikaten de enistesinin yarragi, gene kazik gibi kalkmis. Adam, Neşe’nin bornozunu da aralayip, kizi kucagina oturtmus. Kiz, enistenin kucaginda, hafif, hafif inip kalkiyormus. Mehmet, cekim yaparken etraflarinda dolasmis ama, karisi enistenin kucaginda oldugundan, oralari gozukmuyormus. Dayanamayip karisina; “Kiz yine sikisiyor musunuz?” diye sormus. Nese sehvetten kendinden gecmis bir haldeymis, cevap bile verememis. Kizin dudaklarini emerek, yalayarak, neredeyse yiyen eniste, Mehmet’e, “Ohh yegenim. Karinin ami firin gibi… Sik, sik doyamiyorum. Ben bu kizi cok ozlerim. Artik Mersin’e daha sık gelecem. Gelince yapmama izin verirsin di mi?” diye sorunca, kizismis Neşe erotik bir sesle “Ay, sen yeterki gel eniste. Ben sana bayildim. Sen artik benim ikinci kocam oldun. Hem bak, askim nasilda cekiyor bizi kameraya. Onun da cok hosuna gidiyor.” diye cevaplamis.

Eniste, kizi kucagina alip, yataga goturmus. Kendisi, sirtini yatagin arkaligina yaslayip oturmus. Neşe’yi, ona sirti donuk bir sekilde kucagina oturtmus. Kiz, bacaklarini acip, enistenin yarragini eliyle tutup, amcigina sokacakken, eniste; “Dur bakalim, acele etme.” diye, kizin sikismektan sirilsiklam olmus amcigini avuclayip, basparmagini, yine kizin arka deligine sokmus. Neşe, bu sefer, “Ohh, sok! Yine orama sok… Cok zevk aldimm.” diye, hic itiraz etmeyice, eniste, sikini, parmaklari ile kayganlastirdigi Neşe’in gotune, usul, usul gecirmis. Kiz derin bir ohh cekip, enistenin kucaginda hafif, hafif hopluyormus. Nese, basini arkaya cevirince, islak, islak opusuyorlarmis. Bu arada, eniste, iki elini kizin goguslerine dolamis, memelerini avucluyor, uclarini oksuyormus. Mehmete donup; “Gel yegenim… Bak, ön taraf seni bekliyor… Şu atesli karini bir sandvic yapalim, bakalim. Gercek zevki o zaman gorsun.” diyince, Neşe sehvetle, “Gel askim. Iki kocamda siksin beni, ayni anda. Butun deliklerimi doldurun… Ohh, sehvetten deliricem.” diye, zevkten titriyormus. Mehmet, cep telefonunu yine sabitleyip, onden karisina yaklasmis. Kizismis Nese, aninda kocasinin dudaklarina yapismis. Mehmet, yarragini, yavas, yavas karisinin amina daldirmaya baslamis. Kocasi onden, enistesi arkadan, Neşe’in amini, gotunu, yarraga doyuruyorlarmis. Nese, “Ohh cok zevkli… Cildiracaam!” diye, sehvetle, cigliklar atiyormus. Once, bagira, bagira, Neşe bosalmis. Arkasindan, kocasi ve enistesi, kizin deliklerini doldurmuslar.

O gecenin ardindan, bunlar mutlu, mesut memlekete donmusler. Iste, Meltem’in, onlara indigi aksam seyrettikleri cekimler buymus. (Devam edecek)

Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Categories: Uncategorized

Dracula’nın Oyuncağı

No Comments

Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Dracula’nın Oyuncağı
1897 senesinin kışıydı. Bir iş seyahati nedeniyle Avrupa’nın doğusunda daha önce hiç duymadığım bir ülkeyi ziyaret edecektim. Uzun bir gemi ve bir de tren yolculuğundan sonra nihayet karlarla kaplı dağlık bir bölge olan Transilvanya’ya ulaşmıştım. Biraz dinlenip karnımı doyurmak için bir öğleden sonra ulaşmam gereken şatoya yakın sayılabilecek bir orman köyünde küçük bir hana girdim. Ben dindar biri değildim ama o köyde böylesine tutucu insanlarla karşılaşacağım da aklıma hiç gelmemişti. Handa neredeyse herkesin boynundan sarkan gümüş haçlar yetmiyormuş gibi bir de kapı ve duvarlara asılmış olan tahtadan haçlar ve ikonalar vardı. Bir hana mı yoksa küçük bir kiliseye mi girdiğime emin olamamıştım. Ayrıca bu tuhaf insanların hepsinin de gözü de üzerimdeydi, sanki orada olmamdan hiç memnun değillermiş izlenimi veriyordu bu bakışlar. Ziyaret edeceğim müşterim soylu bir beyefendi olduğundan ve ziyaretime uygun bir kılıkla karşısına çıkmak istediğimden giyimime azami özen göstermiştim. Günün modasına uygun giyimimle o köyde birden bire ortaya çıkmış olmam da tuhaf karşılanmış olabilirdi. Üzerimdeki bakışlara aldırmadan bir masaya oturup yiyip içecek bir şeyler söyledim kendime.

Siparişimi az sonra getirip masama bırakan han sahibi, “Köyümüzü ziyaret etme amacınızı sorabilir miyim bayım?”, diye sordu bana. Bana biraz küstahça gelmişti bu. Ziyaret edeceğim müşterim her şeyin gizlilik içerisinde yapılmasını istediğinden bir şeyler uydurmam gerekiyordu: “Ben tarihçiyim, ülkenizde bulunan tarihi şatolar ilgimi çekiyor. Bunları görüp resimlerini yapmak için burada bulunuyorum”. Yanımdaki kıymetli evrak çantasını bir resim dosyası sanması da işime gelirdi. Fakat adamın yüzünde korku dolu bir ifade oluştu: “Hangi şatodan söz ediyorsunuz?…”, diye sordu. “Yakınlarda bir tane olduğunu duymuştum. Beni oraya götürebilecek bir arabacı bulabilir misiniz?…”, diye sorduğumda hana bir sessizlik çökmüştü. Han sahibi: “Bakın bayım”, dedi, “Bahsettiğiniz bölge çok tehlikeli bir yerdir, hem neredeyse akşam oluyor. Sizi bu saatte oraya götürebilecek kimseyi bulamazsınız. Özellikle de gün battıktan sonra o civarda dolaşmasanız sizin için daha iyi olur”. Merakla neden böyle söylediğini sordum. Adam bir süre lafı geveledikten sonra: “Bu gece inananlar için dini bir gecedir, denir ki bu kutsal gecede her tür kötülük ortaya çıkar ve dışarıda olan hiç kimse güvende değildir. Bizler de evimizde kalıp bütün gece bizleri kötülüklerden koruması için azizlere dua ederiz…”

Ona böyle hurafelere inanmadığımı söylediğimde, han sahibi: “Hayır bayım hayır, bunlar hurafe değil, gerçeklerdir. Bunu sakın boynunuzdan çıkarmayın”, diyerek cebinden çıkardığı gümüş bir haçı boynuma takmaya çalıştı. Ben adamı kırmamak, biraz da çevremde oturan kalabalığı inançsızlığımla kışkırtmamak için teşekkür ederek buna razı oldum ama beni bir an evvel şatoya götürecek kimse olmaması da canımı sıkmıştı. Çünkü işimi bitirip bir an önce Londra’ya, nişanlımın yanına dönmek istiyordum. Yerimden doğrulup yüksek bir sesle, “Bu akşam beni yakınlardaki şatoya götürecek olan bir arabacı varsa ona yüklü bir fiyat ödemeye hazırım”, dedim korkusuzca ama çıt çıkmıyordu. Han sahibi, “Bayım, gelin bu gece burada kalın, yarın gün ışığında yolculuk yaparsınız. Hem gideceğiniz yol uçurumlarla dolu tehlikeli bir dağ yoludur, bu karanlıkta herhangi bir kaza yaşamanızı istemeyiz”, diyerek beni o gece handa kalmaya ikna etti. Yemekten sonra bana odamı gösteren adam bana iyi geceler diledikten sonra odadan çıkmadan evvel pencereleri kontrol edip bir tahta haçı da pencerenin koluna asıverdi.

Hancı kapıdan neredeyse çıkar çıkmaz biraz da öfkeyle astığı tahta haçı oradan indirdim ve içeriye biraz temiz dağ havasının dolması için penceremi araladım. Karanlık bastırmak üzereydi. Potinlerimi, çoraplarımı ve buruşmaması için giysilerimi çıkarıp içliğimle yatağa uzandım, yatak oldukça rahat sayılırdı. Uzun yolculuğumun bütün yorgunluğu sanki aniden üzerime çökmüş gibi hissederek uykuya daldım. Gözlerim kapanırken odanın bir köşesinde beliren uzun boylu bir gölgenin yatağıma doğru yaklaştığını hissettim ama kolumu kaldıramayacak kadar güçsüz ve uykulu idim. Gölge ayak ucuma yanaşarak çömeldi ve ayak parmaklarımın arasında kocaman sıcak bir dilin dolaştığını hissettim. Ayak parmaklarımı emip yalayarak üzerimde yukarı doğru sürünen gölge, bacaklarımı, cinsel organımı, göbeğimi ve göğüslerimi okşayarak üzerime binmişti. Hiçbir uzvumu kımıldatamıyordum ama aynı zamanda üzerimdeki bu ağırlık hoşuma gidiyordu. Nişanlımla evlenmediğimiz için hiçbir cinsellik yaşamamıştık, sadece kulaktan dolma bazı bilgilere sahiptim o kadar. Gölge boynuma kadar ulaştığında aniden hırçın bir kedi gibi tısladı ve tıpkı geldiği gibi ama hızla üzerimden çekilip kayboldu. Pencerenin çarpma sesiyle uyandım. Odadaki mum da sönmüştü. Dışarıda hava bozmuş olmalıydı.

Kalkıp pencereyi kapattım, yatağıma dönmek üzereyken kapıda bir tıkırtı duydum. “Bayım, konuşabilir miyiz?”, diyordu bir adam. Açıkçası oldukça geç bir saatte kapıma gelen bu kişinin belki de boğazımı kesip vaat ettiğim paraları almak için gelmiş bir hırsız olabileceğini düşündüm. Ama adam, “Sizi istediğiniz yerin yakınına götürebilirim”, deyince bunun benim için bir fırsat olduğunu düşünerek kapıyı araladım. “Hemen şimdi mi?”, diye sordum. “Evet, kimse uyanmadan gitmemiz gerek yoksa ikimizin de gitmesine izin vermezler”. Sessizce giyinip aşağıya indim. Aşağıda iki atın çektiği küçük bir fayton beni hazır bekliyordu. “Bayım, önce ücreti alabilir miyim?”, diyordu adam. “Önce yarısını veririm, oraya varınca da diğer yarısını alırsın”, dedim, pek mutlu olmamış gibiydi ama mecburen kabul etti. Az sonra ulu ağaçlarla çevrili karlı bir orman yolunda ilerliyorduk.

Faytonun penceresinden dışarı baktığımda sanki uçsuz bucaksız bir karanlığın içine düşüyormuşuz hissini yaşıyordum. Ortalık önceleri son derece sessizdi, derken kurt ulumaları işitmeye başladım. Az sonra sürücü aniden atlı arabayı durdurdu ve “Bayım, yolun bundan sonrasını yaya olarak devam etmelisiniz”, dedi elime bir yağ lambası tutuşturarak. Arabadan indiğimde gerçekten ıssızlığın ortasında olduğumu gördüm, etrafta ağaçlar ve kardan başka bir şey yoktu. “Ne tarafa yürüyeceğim”, diye sordum. Adam zifiri karanlığa doğru eliniz uzattı, “Oraya”, dedi korkuyla. “Ben ortada şato filan görmüyorum, ya beni kandırıyorsan?…”, dediğimde kurt ulumaları daha da yakından duyulmaya başlamıştı. Biraz uzakta insana benzeyen ama daha uzun boylu bir figür görür gibi oldum ama gözlerimi açıp kapattığımda orada değildi. Adam aniden yüzü bembeyaz olmuş bir şekilde, “Paranı istemiyorum, dediğim yoldan ilerle, azizler seni korusun!”, diyerek arabasını geldiğimiz yöne doğru sürerek kısa sürede gözden kayboldu. Artık tek başımaydım.

Bana saatlerce sürmüş gibi gelen bir yürüyüşün ardından uzaklarda ağaçların ve aniden bastıran sisin arasından yükselen, şatoya benzer bir yapı gözüme çarpmaya başlamıştı. Yaklaştıkça bunun terk edilmiş, yıkık dökük bir tarihi kalıntı olduğunu fark edecektim. Kar aniden lapa lapa yağmaya başladı, gökyüzünde beliren kapkara fırtına bulutları felaket habercisi gibiydiler. Kar yağışının artmasıyla görüş mesafemin giderek kötüleşmesiyle ormanda kaybolmaktan korkarak servi ve porsuk ağaçlarından oluşan küçük bir koruya sığındım. Bulutlar aniden sihirli bir el değmişçesine açıldı ve aralarından doğan koskocaman bir dolunay bulunduğum küçük koruyu aydınlattı. O zaman mezar taşlarının arasında durduğumu fark ettim. Hepsinin de ortasına demir birer kazık batırılmıştı. Tam karşımda mermerden yapılmış büyük bir mozale duruyordu. Mozalenin demir parmaklıklı kapısının ardındaki karanlık zeminde mermer kapaklı üç mezar bulunuyordu. Mozalenin girişinde Romence “Ölüler hızlı seyahat eder”, yazıyordu. O anda daha önce hissetmediğim soğuğu hissetmeye başlamıştım. Tek başıma böylesi ürkütücü bir yerde lapa lapa yağan kar yüzünden o karanlık mozalenin girişine sığınmak zorunda kaldığım için kendime kızıyordum.

Gökyüzünde her yeri aydınlatan şimşekler çakmaya başladığında mozalenin kapısı gıcırdayarak ardına kadar açıldı. O ses içimi korkuyla doldurmaya yetmişti fakat dahası da vardı. Mozalenin zeminindeki demir kapaklar yavaşça açılarak içlerinden birbirinden güzel çırılçıplak üç kadın çıktı. Üçü de, günün modasına uygun kat kat giydiği giysilerinin altını henüz görme şerefine ulaşamadığım nişanlımla kıyaslanamayacak kadar güzel ve seksiydiler. Dolgun göğüsleri dipdiri, kalçaları yusyuvarlak, dudakları kan kırmızısıydı. Tenleri süt beyazıydı ve ay ışığında üzerine kristal tozu serpilmişçesine parlıyorlardı. Yerimde taş kesilmiş gibiydim, hareket edemiyordum. Dışarıda fırtına şiddetlenirken, kadınlar beni ismimle çağırarak ihtirasla dudaklarını yalıyordu. Sivri dişlerini o zaman farkettim. Yanıma kadar sokulup bütün vücudumu okşamaya başladılar. Birden yer ayaklarımın altından çekilmiş gibi hissettim, mozalenin zemininde uzanmış bir halde buldum kendimi. Üç kadın da üzerime çökmüştü.

Kızıl saçlı olan sağ elimin işaret parmağını şehvelte emip yalıyordu. Sarışın olan ise elimi apış arasına götürmüş cinsel organının dudaklarına sürtüyordu. Bu sırada esmer olan bacaklarımın arasına uzanıp pantolonumun düğmelerini açtı. Cinsel organımı yalarken, ben de diğer iki kadının göğüslerini okşuyordum. Cinsel organım heykel gibi sertleşmişti, daha önce hiç almadığım bir zevki tadıyordum. Cinsel organımın kafası esmer kadının kıpkırmızı dolgun dudakları arasında bir görünüp bir kaybolurken, diğerleri de gömleğimin düğmelerini çözmüş göğüs uçlarımı hafif hafif ısırarak emiyorlardı. Canım yanıyordu ama aldığım zevkin yanında bu çok önemsizdi. Yanımdaki sarışına baktığımda göz bebeklerinin tıpkı ayna gibi beni yansıttığını, içlerinin boş olduğunu gördüm. Bu sırada esmer olan cinsel organımın başını sertçe emerken, diğerleri de hayalarımı aralarında bölüşmüşlerdi. Penisimin üzerinde hareket eden üç ağzın verdiği zevkle boşalmak üzereydim.

Tam bu sırada yer gök yerinden oynamışçasına bir patırtı koptu. Üzerimdeki üç kadın da fırtınaya kapılmış gibi çığlıklar içinde dört bir yana savruldular. Başımı kaldırabildiğimde karşımda ormanda gördüğüm o uzun boylu figüre benzeyen uzun boylu, sakallı ve bıyıklı, esmer bir adam duruyordu. Uzun tırnaklı elleri pençeleri andıran bu adamın da ağzında sivri dişler sıralanmıştı. “Benim olana dokunmaya nasıl cüret edersiniz!!!”, diye kükredi. Kadınlar korkuyla köşeye sıkıştırılmış birer hayvan gibi inliyor, bedenleri insan dışı biçimlerde kıvrılıp bükülerek benden daha da uzaklaşıyorlardı. İçlerinden esmer olan kadın biraz daha cesaretle: “Siz sevgi nedir biliyor musunuz? Hiç sevmediniz ki…”, dedi. “DEFOL!!!”, diye bağırdı efendileri, “Üçünüzü de bir daha görürsem paramparça ederim!”. Kadınlar açık olan mezarlarına girerek mermer kapakları kendi üzerlerine kapattılar.

Bedenimdeki uyuşma geçer gibi olmuştu, tam toparlanıp üzerimi giyinmeye niyetlendiğimde göbeğimden göğsüme yayılan, oradan da boynuma kadar çıkan bir sıcaklık hissettim. Bu tıpkı handaki yatağımda uzanırken hissettiğim gibi kocaman, nemli ve sıcak bir dildi. Bunun az önce karşımda duran adama ait olduğunu biliyordum, hissettiğim tiksinti bir yana dehşetle zevk alıyordum. O sıcak ıslaklık yeniden boynumdan kasıklarıma kadar indi. Korkudan gözlerimi kapatmıştım ama bu korkunç adamın benim kaskatı olmuş cinsel organımı sivri tırnaklı elleriyle kavradığını hissediyordum. Göz kapaklarımı hafifçe araladığımda gözleri kan çanağı gibi olan devasa bir kurdun penisimi ısırarak emdiğini görüyordum. Daha fazla dayanamadım ve şiddetle boşalmaya başladım. Kurt diliyle menilerimi yalayıp yutarken kendimden geçtim.

Gözlerimi açtığımda üç kollu bir şamdanla aydınlatılmış yüksek tavanlı bir odada buldum kendimi. Hava hala aydınlanmamıştı. Pencereye güve yeniği eski perdeler asılmıştı, duvarlarda da lime lime olmuş duvar halıları bulunuyordu. Üzerinde yattığım eski karyolanın örtüsü de delik deşik ve toz içindeydi. Yataktan kalkıp bir elime evrak çantamı, diğer elime ise şamdanı alarak odadan çıktım. Yaşadıklarımın bir rüya olduğuna neredeyse emindim. Taş merdivenlerden inerek önüme çıkan kapıları tek tek açmaya çalıştım ama açmayı denediğim kapılardan hiçbiri yerinden oynamıyordu. Önüme çıkan merdivenlerden birkaç kat daha aşağı indim, sanki aşağıda derinlerde beni çağıran bir şey varmış gibiydi. Merdivenlerin bittiği yerde dar bir koridor ve ona açılan büyükçe bir salon vardı. Tam bu sırada duvarda oynaşan gölgeleri farkettim. Dev gibi bir kurt gölgesi yansıyordu duvara, kurt yürümeye ve gölgesi giderek bir insana benzemeye başladı fakat başımı sağa sola çevirdiğim halde etrafta hiçbir şey göremiyordum.

Duvardaki meşaleleri elimdeki şamdanla tutuşturup bulunduğum yeri daha da aydınlatmaya karar verdim. Henüz birkaç meşaleyi tutuşturmuşken karanlıkta gür ve aksanlı bir ses yankılandı: “Bu kadar ışık yeterli, fazlası gözlerimi rahatsız ediyor”. Bu sırada gözlerim karanlığa daha alışmış olmalıydı ki ileride hayal meyal de olsa uzunca bir ahşap masanın başında ayakta duran gölgeyi farkettim. “Ben Kont 3. Vlad Dracula, siz de bay Jonathan Harker olmalısınız. Bu kötü hava şartlarında sizi buraya kadar yormuş olmaktan ötürü gerçekten üzgünüm”, dedi, “Ama umarım sizi rahat ve güvende hissettirebilmişimdir”. Artık gördüklerimin tamamen çarpık rüyalardan ibaret olduğundan emin olan ben, “Teşekkür ederim Kontum”, dedim, “Evrakları inceleyip imzalamak isterseniz…”. Elini havaya kaldırarak, “Henüz değil”, dedi. “Size bir şeyler ikram etmeme izin verin”.

Elimdeki şamdanı alarak masaya koyduğunda oraya daha önce hiç görmediğim kadar güzel bir sofranın kurulu olduğunu fark ettim. “Yemek yiyip gücünüzü toplayın önce”, dedi, “Çok uzun bir yoldan geliyorsunuz, açıkmışsınızdır mutlaka”. Açıkçası handa yediğim şeylerle kıyaslanamayacak kadar lezzetli yemekler süslüyordu masayı, “Lütfen oturun ve yemeye başlayın”. Tabağıma hoşuma giden yiyeceklerden doldurup yemeye başladım. Bu sırada dışarıda kurtlar ulumaya devam ediyordu. “Gecenin çocukları şarkılarını söylüyorlar bay Harker”, dedi Kont, “Onlardan korkmadığınız için şanslısınız. Korkunuzun kokusunu alsalardı buraya kadar varamazdınız”. O sırada aklıma korkudan yüzü bembeyaz olmuş arabacı gemişti ama köye dönüp dönemediğini bilme şansım yoktu. “Keşke köye geldiğinizde bana haber verseydiniz, sizi hizmetkarlarımı gönderir aldırırdım. Sizi bulduğumda kurtlar yüzünden değil ama dondurucu soğuk nedeniyle ölmek üzereydiniz”.

Ona bir mezarlığa sığındığımı hatırladığımı söyledim. “Başka bir şey hatırlıyor musunuz?…”, diye sordu Kont arkama geçip uzun tırnaklı ellerini omuzlarıma koyarak. O sırada rüyamda gördüğüm kurtun boynumu yaladığını hissettiğime yemin edebilirim. Aniden arkamı döndüğümde Kont orada değil, ahşap masanın diğer ucundaydı. Mezarlıktaki yazıyı hatırladım: “Ölüler hızlı seyahat eder”. “Hayır”, dedim, “Üzgünüm ama başka bir şey hatırlamıyorum”. Kont, “Emin misiniz?”, diye sordu ısrarla yeniden. “Evet kesinlikle eminim”, dedim. Biraz öfkelenmiş gibi pencereden dışarıya bakarak, “Artık yataklarımıza çekilip istirahat etme zamanı geldi”, dedi Kont ve ekledi, “Bay Harker, şatom konuklarım için dostluk, muhabbet ve misafirperverlikle dolu olduğu kadar, yaşlı ve sinsi tehlikelerle de doludur. Ben uyanıp da yanınıza gelene kadar odanızdan çıkıp tek başınıza dolaşmaya kalkışmayın… kaybolabilirsiniz”. Handaki garipliklerden sonra Kont’un bu isteği beni çok şaşırtmamıştı. Belki de bu Transilvanya’ya özgü geleneklerdendi.

Beni odama geri götürdü, “İyi dinlenmeler”, diyerek kapıdan çıktıktan sonra kapıyı üzerime kilitlediğini duydum. Muhtemelen güvende olmam veya belki de ortalığı karıştırmamam için bunu yapmıştır diye düşünerek yatağıma uzanmıştım ki dışarıdan gelen bir sürtünme sesi duyarak pencereye koştum. Pencereden aşağı baktığımda, altında kıvrıla kıvrıla bir ırmağın aktığı uçsuz bucaksız bir vadi gördüm önce. Ne kadar yüksekte olduğumu anlamak için başımı dışarı çıkartıp aşağı baktığımda ise korkudan ödüm patladı. Kont Dracula, şatonun taş duvarlarında baş aşağı bir şekilde yaşlı bir örümcek gibi mahzene doğru iniyordu. Az sonra karanlık bir pencereden içeri girerek gözden kayboldu. O anda yaşadıklarımın bir rüya olmadığını anlamıştım. Bu korkunç yerden bir an önce gitmek istiyordum ama odamın kapısını açabilmem imkansızdı.

Güneş doğup batan dek sessizliğin içinde korkuyla Kont’un geri dönmesini bekledim. Saatler adeta geçmek bilmiyordu. Bir plan yapıp Kont geri döndüğünde şatodan kaçmanın bir yolunu bulmalıydım. Beni yeniden bu odaya kilitlemesine izin veremezdim… Akşam çöküp hava iyice karardığında kapıda bir tıkırtı duydum. Hemen yerimden doğruldum ve Kont’un içeri girmesini bekledim ama içeri giren kimse yoktu. Odamın kapısı açtığımda holde de kimseyi göremedim. Önceki gece izlediğim yolu takip ederek Kont’u ilk gördüğüm salona ulaştım. Kont duvardaki bir dünya haritasında Londra’yı bulmuş, uzun tırnaklarını yaşadığım kentin üzerinde gezdiriyordu. Ben işlemleri bir an önce bitirirsek hemen yola çıkmak istediğimi, nişanlımın endişeyle beni beklediğini söyledim. “Oturun Bay Harker”, dedi, “Evraklarınızı imzalayacağım ama bir şartım var. Ama öncelikle içiniz rahat olsun, nişanlınıza bir mektup yolladım ve bir süre daha benim misafirim olacağınızı söyledim”.

Açıkçası buna biraz öfkelenmiştim ama Kont’u kızdırıp işleri sarpa sardırmak da istemiyordum. “Şartınız nedir öğrenebilir miyim?”, diye sordum. “Bunu anlatabilmek güç”, diye söze başladı Kont, “Sizin gibi çok farklı bir kültürden gelmiş birinden bizim buraların yol yordamlarını anlamasını beklemiyorum fakat yine de izah edeceğim. Gördüğünüz gibi burada oldukça sakin bir yaşam sürüyorum ve herkes gibi ben de herşeyi paylaşabileceğim bir dosta ihtiyaç duyuyorum”. Onu anlayabildiğimi söyledim. “Buna sevindim, herşeyi paylaşmak derken, benim kültürümde bazen iki erkeğin paylaşabileceği şeyler sizin kültürünüzdeki erkeklerinkine pek benzemeyebilir…”, dedi Dracula. “Mesela?”, dedim. “Cinsel hazlar da bu paylaşımın bir parçasıdır…”, dedi gözlerimin içine bakarak.

O anda ağzımı açıp buna ölçülü de olsa bir tepki vermek istediğim halde sesimin çıkmadığını fark ettim. “Sözlerimin kesilmesinden hiç hoşlanmam Bay Harker”, dedi Dracula, “Ayrıca sizin bu hazlara yabancı olmadığınızı yakından gördüm ve açıkça söylemem gerekirse gençlik pınarınızın tadına bakmaktan büyük haz duydum”. Utançla kızardığımı hissediyordum ki Kont’un pençeyi andıran ellerini boynumda hissettim. “Bu tür paylaşımların iki erkek arasında kalacağını, soylu ve şerefli bir ailenin kalan tek üyesi olarak size hatırlatmama gerek yoktur sanırım. İşte tek şartım buna izin vermeniz…”, diyerek pençelerini göğsümün üzerinden kucağıma kadar indirdi. Pantolonumun düğmelerini çözdü. Anında kendimi yemek masasına çırılçıplak bir halde sırt üstü uzanmış ve bacaklarım iki yana ayrılmış halde buldum. Kontun dili hayalarımı yalayarak makatıma ulaşmıştı ve deliğimden içeri girip çıktıkça elleri göğüs uçlarımı parmakları arasında hafifçe eziyordu. Aldığım zevk inanılmazdı. Vücudumun tüm kontrolünü ele geçirmişti.

Kont daha sonra hayalarımı tek tek ağzına alarak emdi ve kocaman dili giderek sertleşip başını kaldıran cinsel organımın sapının etrafında yılan gibi kıvrılarak beni yalamaya başladı. Uzun tırnakları göğsümü ve göbeğimi çizip kanatıyordu ama bunlar önemsiz küçük çiziklerdi. Kon zaman zaman parmaklarını ağzına götürerek tırnaklarına bulaşan kanımı yalıyor ve sonra da cinsel organımı emmeye devam ediyordu. Dracula’nın ağzını ve ellerini vücudumun her yanında hissediyor, ben zevkle titreyip kasıldıkça tıpkı büyükçe bir yırtıcı hayvan gibi hırıltılı sesler çıkardığını duyuyordum. Bu sırada cinsel organımı boğazına kadar aldığını, bu sırada da uzun diliyle hayalarımı okşadığını hissedebiliyordum. Bu zevke daha fazla dayanabilmem imkansızdı. Birden menilerimi yeniden fışkırtmaya başladım. Giderek hızlanan iştahlı bir emme sesi duyuyordum sadece, başımı kaldırıp aşağıda neler olduğunu görme şansım yoktu. Zevkten bayılmıştım.

Uyandığımda dev gibi bir karyolanın üzerinde çırılçıplak yatıyordum. Kollarım ve ayaklarım karyolanın dört direğine bağlanmıştı. Odayı sadece birkaç mum aydınlattığı için ne kadar büyük olduğunu göremiyordum. Karyola ve etrafındaki şamdanlar sanki sonsuz bir boşluğun ortasında yüzüyorlardı. Başımı kaldırıp yukarı çevirdiğimde tam üzerimde kanatlarına sarınmış korkunç büyüklükte bir yarasanın baş aşağı uyuduğunu fark ettim. Duyduğum korkuyu tarif edebilmek imkansızdı. İnançlı olmayan ben kurtulabilmek için için Tanrı’ya yalvarıyordum ki yarasa dev kanatlarını açarak çevik bir hareketle yatağın baş ucuna kondu. Artık baş ucumda duran bir yarasa değil, oldukça kıllı, kaslı ve kocaman bir penise sahip olan esmer bir erkekti. Dracula, üzerime ters olarak uzandığında penisi açık olan ağzımdan içeri kaydı. Ben onun cinsel organını emerken, o da kalçalarını oynatarak ağzımın içinde gidip gelmeye başlamıştı. Cinsel organı sertleşmiyordu ama sertleşmemiş haliyle bile oldukça büyüktü.

O gece kaç kez boşaldığımı hatırlamıyorum ama Kont şatosunda geçirdiğim her gece birbirinden değişik pozisyonlar denemekten sıkılmıyor, her yerimi ısırıyor, her boşaldığımda ise menilerimi büyük bir iştahla son damlasına kadar yalayıp yutuyordu. Kont gün doğmadan mahzendeki gizli odasına çekildiğinde, beni bağlayan ipler çözülüyor, odama kadar ulaşan kapılar kendiliğinden açılarak bana yol veriyordu. Odamda beni bekleyen yiyecekler ve meyveler buluyordum ama bunlardan ne kadar yersem yiyeyim karnım asla doymuyordu. Giderek zayıf düşüyordum. Kont geceleri mahzeninden geri döndüğünde ise benimle birlikte olduğu odaya geri dönmek zorundaydım. Bu kısır döngü içinde haftalar, belki de aylar geçmişti. Artık nişanlıma geri dönebilme umudum tükenmek üzereydi. Kont Dracula’nın oyuncağı haline gelmiştim.

Bir gün daha doğduğunda yorgun argın odama döndüm, artık kaçmayı denemek istiyordum. Odadaki kumaşları lime lime yaparak kendime bir halat ördüm ve pencereden sarkıttım. Bu halat şatonun yüksek duvarlarında Kont’un süzülerek içeri girdiği o karanlık pencereye kadar uzanabiliyordu. Halatı yattığım ahşap karyolanın ayağına bağlamıştım ama bu eskimiş odun parçasının ağırlığımı kaldırıp kaldıramayacağını bilmiyordum. Neyse ki bir deri bir kemik haline gelmiş olan vücudum eskisi kadar ağır değildi. Halatla aşağı doğru inmeye başladım. Pencereye varmak üzereydim ki halat aniden kopuverdi. Fakat son anda ellerim pencerenin pervazını yakaladı. Kendimi yukarı çekmek için şatonun taş duvarlarından destek almaya çalıştım ama yosunlu taşlara basan ayaklarım sürekli kayıyordu. Uzunca bir süre uğraştıktan sonra nihayet kendimi pencereden içeriye atabildim.

İçeride aşağıya doğru inen dar bir merdiven vardı, bunu izleyerek şatonun karanlık derinliklerine inmeye başladım. Gözlerim karanlığa alışmaya başlamıştı. Duvarda gördüğüm bir meşaleyi elime aldığımda kendiliğinden tutuşuverdi, şatodaki neredeyse her şey böyle büyülü nesnelerdi. Merdivenlerin sonuna geldiğimde uzun, geniş ve kemerli bir salona girdim. Meşalenin ışığında hol boyunca yerdeki deliklere oturtulan uzun kazıklara geçirilmiş ve artık sadece iskelet halini almış sayısız ceset görüyordum. Salonun bitimindeki taş merdivenlerin sonunda büyükçe bir kapı vardı. Bu kapıdan altından baktığımda çok uzaktan da olsa bir ışık geldiğini görüyordum. Bunun bir tür çıkış olması gerektiğini düşünüyordum. Tam ışığa doğru yürümek üzereydim ki salonun ortasında gösterişli bir tabut gözüme ilişti. Üzerinde Latin harfleriyle, “Vlad III. Tepes Dracula” yazıyordu. Korkuyor ama aynı zamanda da merak ediyordum. Meşalemi duvara asıp, tabutun kapağını yana doğru kaydırdığımda iri açılmış korkunç gözleriyle tavana bakarak hareketsiz yatan Kont Dracula ile karşılaştım.

Korkudan adeta buz kesmiştim fakat yaşadığım panik duygusu dindikten sonra Kont’un orada son derece savunmasız bir halde yattığının farkına vardım. Her ne olursa olsun Kont’u öldürmem gerektiğine karar verdim. Çünkü ben şatodan kaçıp da köye ulaşmaya çalışırken karanlık çökecek, belki de ben yolun yarısına bile gelmemişken dev bir yarasa olarak Kont yine omuzlarıma çökecekti. Bu defa beni sağ bırakmayacağına da emindim. O sırada aklıma geceyarısı mezarlıkta gördüğüm manzara geldi yeniden. Bütün mezarların üzerine saplanmış birer demir kazık vardı, mozalenin kilitli demirli kapısının ardındakilere dokunulamamıştı muhtemelen. O halde bu canavarları yok etmenin tek yolu da buydu. Ne yazık ki etrafımda iskeletlerin üzerinden sarktığı kazıklar tahtadandı, bunları kullanamazdım. Daha fazla zaman kaybetmeden kaçmanın tek şansım olduğuna inanarak elime duvardaki meşaleyi aldığımda bunun demirden yapılmış olduğunu fark ettim.

Kontun tabutunun üzerine toplayabildiğim bütün cesaretimle eğilerek meşaleyi yukarı kaldırdım ve hızla göğsünün ortasına indirdim. Meşaleyi batırdığım yerden oluk oluk fışkıran kanlar her yeri kızıla boyarken Kont’un ağzından çıkan korkunç ve hayvani bir çığlık salonun taş duvarlarında yankılandı. Kont’un gözleri tıpkı giderek sönmeye yüz tutan bir mum alevi gibi canlılığını yitirip donuklaşırken, bütün vücudu kuruyup büzüşerek tıpkı kazıklardan sarkan iskeletler gibi oldu. Merdivenlerden çıkıp kapıyı açtım, gerçekten de tünel gibi uzanan bir koridorun ucunda bir çıkış olduğunu gördüm. Daha fazla vakit kaybetmeden şatoyu terk ettim, köyün nerede olduğu konusunda bir fikrim yoktu ama nehri takip edersem onu bulacağımdan emindim. Böylece yapabildiğim kadar hızlı bir şekilde nehir yatağını izleyerek oradan olabildiğince uzaklaştım. Fakat hiç durup dinlenmeden saatlerce yürüdüğüm için açlıktan ve yorgunluktan daha fazla ilerleyebilecek halim kalmamıştı. Oracıkta bayılmışım. Beni hayvanlarını suya indiren bir köylü bulmuş, uyandığımda nişanlım yanı başımdaydı. O da benden uzun zamandır haber alamayınca peşimden gelip beni aramaya başlamış ve ne büyük şanstı ki o şatoya gelmeden önce ben kaçabilmiştim. Apar topar Londra’ya geri döndük ve tüm olup bitenleri geride bırakıp mutlu yaşamımıza kaldığımız yerden devam ettik.

-SON-

Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Categories: Uncategorized

kayınpederle basladım

No Comments

Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

kayınpederle basladım

Kocam her zaman muhteşem bir aşık olmuştur. Ama ben, yabancı bir yakışıklı erkeğin çekiciliğine hiçbir zaman karşı koyamadım. Her zaman beğenilen bir kadın oldum. Bulunduğum ortamda erkeklerin dikkatini çekerim. Mavi gözlerim, uzun, örülü saçlarım vardır. Sedat bu halimle liseli kızlara benzediğimi düşünür.

Ben 21 yaşındaydım, kocam Sedat ise 25 yaşındaydı. Sedat’ın babası Faruk benim gözümde çekici bir erkekti. Sportmen, olgun, yakışıklı bir erkek… Nikah töreninden çıkarken davetliler bizi kutluyorlardı. Faruk, beni kutlamak için öperken, eliyle hafifçe memelerime de dokunmuştu.

Sadece bu kadar değildi onun bana karşı yaklaşımı… Hep bana hayran bakışlar… Minik dokunuşlar… Flörtümsü iltifatlar… Ama hoş gördüm hep, bunlardan hiç kocama bahsetmedim.

Evlendikten sonra yaklaşık bir hafta kadar Sedat’ın ailesinin evinde kaldık ve bu süre içerisinde de her gece çılgınlar gibi sabahlara kadar sikiştik. Sedat’ın anne ve babası yan odada kalıyorlardı ve mutlaka bizim çıkardığımız sesleri duyuyorlardı. Birbirimizi o kadar uyarmamıza rağmen, zevkin doruklarına çıktığımızda kendimizi kaybediyor, hele ben, orgazm olurken kendimi kaybediyordum.

Evleneli uzun zaman geçmemişti ve henüz kendi evimizi hazırlayamadığımız için Sedat’ın ailesi ile birlikte yaşıyorduk. Sedat’ın annesi Leman kütüphanede çalışıyordu. Ben akşama kadar evde yalnız kalıyordum.

Bir gün evde gene yalnızdım ve banyoda çamaşır yıkıyordum. Kimsenin gelmeyeceğini, evde yalnız olduğumu düşünerek, günlük giysilerimi de çıkarmış diğer çamaşırlarla birlikte makineye atmıştım. Çamaşır makinesinin kapağını kapatıyordum. Üzerimde sadece bir külot, bir sütyen vardı. Tüm dikkatimi makineyi programlamaya vermiştim. Birden bire banyonun kapısı açılıverdi. Faruk,

“Oh… Pardon Zerin, burada olduğunu bilmiyordum” dediğinde korkuyla irkildim.

Her zaman sabah işe gidip akşam gelen Faruk bugün öğle yemeği için eve gelmiş. Elinde anahtar olduğundan geldiğinin farkında olmamıştım. Hemen doğruldum ve utancından kızarmış yüzümle omuzumun üzerinden ona baktım.

Münasebetsiz bir durumdaydım. Banyoda yarı çıplak bir vaziyetteydim ve benim aksime, pek utanmış görünmeyen kayınpederimin hayran bakışları benim çıplak vücudumda dolaşıyordu. Konuşmaya başladığımda, kekeleyerek,

“Makineye çamaşırları atıyordum… Ben… Ben.. Evde… Kimse yok diye…” diyebildim. Kayınpederim,

“Şey… Öğle yemeği için gelmiştim. Ben de kimse yok zannettim… Seni böyle…” diyerek sustu, bana baktı ve aniden “Zerrin, çok harika kalçaların var” deyiverdi.

Bu komplimanı çok hoşuma gitmişti ama bu komplimanı yapanın kayınpederim olması kendimi suçlu hissetmeme neden olmuştu. Hiçbir şey diyemeden öyle kalmıştım. Önce aramızda bir sessizlik oldu. Sırtım ona dönük, heyecan içindeydim, konuşamıyordum. Sessizliği yine Faruk bozdu,

“Bana dön Zerrin… Yüzünün güzelliğini görmek istiyorum” dedi.

Önce biraz tereddüt ettim, ama sesi emreder gibiydi, ben de emre uydum. Yavaşça döndüm ve sırtımı makineye dayayarak durdum. Faruk gülümseyerek derin bir nefes aldı. Gözlerini memelerime dikmiş bakıyordu. Pantolonunun önündeki kabarıklığın büyüdüğü bariz bir şekilde görünüyordu.

Faruk ise gözleriyle sutyenimi soyuyordu. Ardından bakışları aşağıya, külotuma, külodumun beyaz tül kumaşının arasından görünen amcığımın simsiyah kıllarına yöneldi. Sonra soluğu daha da hızlanarak,

“Ohh… Zerrin… Kahretsin… Öyle güzelsin, öyle hoşsun ki, aklımı başımdan alıyorsun yavrum…” Eliyle pantolonunun önündeki kabarıklığı avuçlayarak, “Sen de görüyorsun ya… Uzun, çok uzun zamandan beri aletim bu kadar sertleşmemişti…” dedi. Utangaç bir gülümsemeyle,

“Sağol, baba… Ben… Şey… Üzerime bir şeyler giysem iyi olur…” diyerek kapıya yöneldim. Fakat çıkamadım. Faruk benim yolumu keserek durdurdu. Banyonun ortasında durup gözlerimi ona diktim. Sessizce baktım ve yol vermesi için bekledim.

“Lütfen sutyenini çıkar ve bana bu güzel memelerini göster, lütfen Zerrin” dedi.

“Bence iyi fikir değil bu baba… Bırak geçeyim…” Bana gülümseyerek,

“Ancak sütyenini çıkarır, memelerini bana gösterirsen geçmene izin veririm…” dedi.

O kenara çekilmeden dışarıya çıkmam mümkün değildi. Çaresiz çamaşır makinesinin yanına geri döndüm. Kayınpederimin gözlerine baktım. Gözünü kırpmadan arzuyla, bana duyduğu şehvetin bürüdüğü gözlerle bana bakıyordu. Onun istekli bakışlarıyla kıvrandım, içimden bir şeyler aktı sanki…

Bir yandan da düşünüyordum. Adamın dediğini yapmaktan başka çarem yoktu. Ne çıkar diye düşündüm. Alt tarafı göğüslerimi görecekti. Ellerimi arkaya uzatarak, sutyenimin kopçasını çözdüm. Askılarını omuzumdan aşağı sıyırınca, sutyenim serbest kaldı, sıyrılıp yere düşmesine izin verdim ve memelerim ortaya çıktı.

Faruk pantolonunun önündeki sertliğe elleriyle bastırıyordu. Önünde hafif bir ıslaklık meydana gelmişti. Ben de gittikçe heyecanlanıyor, ateşleniyordum. Her saniye hararetim artıyordu. Ağzı sulanan kayınpederimin karşısında göğüsleri çıplak bir vaziyette dururken, amımın iyice ıslanmaya başladığını hissediyordum. Gözlerini memelerime dikip bakarken,

“Ohhh… Yavrum, ne kadar güzel memelerin var… Öyle büyük, öyle biçimli ve pürüzsüz ki… Hayatımda böyle güzel meme uçları görmedim… Ne harika şeyler bunlar, pespembe…” dedi. Gülerek,

“Teşekkür ederim iltifatlarına…. İşte isteğini yerine getirdim babacım…” dedim. “Hadi şimdi izin ver de gideyim…” Faruk doğrudan gözlerime bakmaksızın memelerimde sabitlenen bakışlarıyla,

“Şimdi sıra külotunda Zerrin, hadi onu da çıkar… İçindekini çok merak ediyorum… Hadi şu tazecik amcığını göster bana kızım…” dedi.

Amcık? Ohh… Nasıl konuşuyordu bu adam benimle böyle…? Deli mi ne? Ahlaksız… Ne yapmak istiyordu bu adam…? Sütyen dedi, sütyeni çıkardım, şimdi külot diye tutturdu… Nereye kadar gidecek bu işin sonu bilemiyordum. Kayınpederimin benim için kabaran önündeki sertlik, çıplaklığımı yudum yudum içen şehvetli bakışları, ahlaksızca konuşması karşısında gittikçe heyecanım artıyor, daha da ıslanıyordum.

Artık dediğini yapar, amımı da gösterirsem eğer, bu noktadan sonra geriye dönüş olmayacaktı. Biliyordum bunu… Ve kahretsin, dediğini yapmayı da çok istiyordum. Sonunda kasıklarımdan tüm vücuduma yayılan ateş bana kararımı verdirdi. Olabildiğince seksi bir tavır takınarak kayınpederimin gözlerinin içine baktım,

“Amımı da görmek istiyorsun ha? Peki, tamam Faruk bey… Madem çok istiyorsun… Sana onu da göstereceğim.” dedim.

Külodumun bel bandından tutup, amımın kıllarını açığa çıkaracak şekilde sıyırdım. Büyülenmiş gibiydi, pür dikkat beni izliyordu… Külotumu çekiştirip tamamen indirmeden o hizada oyalandım. İşkence çektiriyordum adeta… Kayınpederim sabırsızca inledi,

”Devam et, durma!”

Külodumu kalçalarımın altına kadar sıyırdığımda, incecik ağı, sürekli akıp duran zevk sularımdan sırılsıklam olmuş amıma yapışmış, dudakların arasında kaybolmuştu. Gözlerimi kayınpederimden ayırmadan işaret parmağımla külodun ağını ıslak, azıcık süs diye bıraktığım kıl öbeğinin dışında kaymak gibi tertemiz amımın dudaklarından kurtardım yavaş yavaş…

Faruk’un gözleri yerinden fırlayacak gibiydi. Ben önce bir bacağımı, ardından da diğerini kaldırarak külotumu çıkarmamı donmuş gibi izliyordu. Kayınpederimin önünde çırılçıplak kalmıştım. Ayağımdan çıkardığım külodumu işaret parmağıma takarak ona doğru uzatıp,

“Bak bana neler yaptın, Faruk… Senin yüzünden, amımın suyu külotumu sırılsıklam yaptı… Bak işte…” diye gösterdim.

Sonra da ıslak külotu kayınpederime doğru fırlattım. Havada yakalayıp burnuna yaklaştırdı. Hala çıplak amıma bakıyordu. Nefesi iyice sıklaşmıştı. Ayağımdan çıkardığım ıslak külodum burnunda derin derin nefes alıp koklarken,

“Dün senin kirli külotlarından birini banyoda buldum. Senin güzel amının kokusunu alıp seni siktiğimi hayal ettim…” dedi.

“Gelinin olmam, oğlunun karısı olmam senin için sorun değil sanırım… Olayı buraya taşıdığına göre…”

“Seni ilk gördüğümden beri deli oluyorum Zerrin… Hastayım sana… Geceleri kocanın altında sikilirken çıkardığın sesler, inlemelerin deli ediyor beni… Senin için de kayınpederin olmam sorun değil gördüğüm kadarıyla… Pek zorlamama gerek kalmadı bakıyorum.” Güldüm,

“Bence de sorun değil babacım… Ben de ilk gördüğümden beri sana hayranım… Çoğu gece senin duyman için inliyorum yüksek sesle…” dedim. Daha fazla kendimi tutamadım ve parmağımı amımın yarığına sokarken “Hadi bakalım… Ben sana amımı gösterdim. Şimdi de senin sikini görelim Faruk… Pantolonunu çıkar benim için…” dedim.

Zaten istekli olan kayınbabam, bir anda pantolonunu ve külotunu sıyırdı. İyice sertleşmiş, irice aleti ortaya çıktı. Güzel bir şeydi. İki adım ileri atıp yanına geldim. Uzanıp yarrağını avucumun içine aldım ve

“Hımmm!! Harika bir aletin varmış” dedim. Ben yavaşça sikini okşamaya başlayınca Faruk da mırıltılar çıkarmaya başlamıştı. O da uzanıp memelerimi tuttu. Sıkıp sıkıp bırakıyor, bu hareketi düzenli ritmik bir şekilde yapıyordu.

“Memelerimden hoşlandın değil mi?” diye sordum. Evet anlamında homurdandı. “Islanmış amımı koklamak istemez misin?” diye yeniden sordum,

İnleyerek yanıtladı. Geriye doğru çekilip çamaşır makinesinin üstüne oturdum. Bacaklarımı ayırıp ayaklarımı havaya doğru kaldırdım. Faruk kalçalarımın arasına gelip, eğildi ve yüzünü sıcacık amıma gömdü. İyice ateşlenen amımı yalayıp emerken bacaklarımı onun omuzları üstüne yerleştirdim. O bir köpek yavrusu gibi koca diliyle yalarken artık daha fazla dayanamadım. Amımı iyice ağzına bastırarak çığlık çığlığa boşaldım. Memelerimden terler akıyordu. Soluk soluğa

“Oğlunun karısını, bu koca yarrağınla sikmek ister misin Faruk? “ dedim. İnleyerek

“Ohhh eveet!” dedi. Yavaşça çamaşır makinesinden aşağı kayıp arkamı kayınbabama dönüp domaldım. Arkama dönüp yalvarır gibi,

“Sok içime Faruk, hadi… Sik gelinini.. Hadi Faruk!” dedim. Arkama gelip, sertleşmiş sikini amımın dudakları arasına dayadı. Aletinin kaygan amımın içine doğru girdiğini hissettiğimde

“Eveet!… Ohhh Eveet…!! Sik beni…!! Sik beni… Şimdi…!” diye bağırmaya başladım. Belimden tutarak aletini içime, iyice derinlere doğru soktu. Şimdi beni yavaş yavaş sikiyordu. Her darbesi benim coşkumu ve şehvetimi daha da artırıyordu.

“Ohhh… Amın harika bir tanem… Tam sikilecek bir am… Daracık… Oohhhh Zerrin… İçine boşalıyorum… Oooh… Geliyoruuum…” diye haykırıyordu.

Ardından siki amımın içine zonklayarak boşalmaya başladı. Ben de çığlıklar atarak ikinci kez müthiş bir orgazm yaşamaya başlamıştım. Faruk, sikini, ikimizin de nefes alışları düzenli hale gelene kadar amımın içinde bırakmıştı. Sikini içinden çıkarınca, spermler amımdan taşarak yere damlamaya başlamıştı. Amımın suyu ile spermin kokuları bütün banyoyu doldurmuştu. Faruk külotumu alıp ıslak amımı silerken ben makinenin dibine yığılıp kalmıştım. Faruk elindeki külotu göstererek,

“Eğer mahsuru yoksa bunu ben almak istiyorum… Koklayıp koklayıp mastürbasyon yaparım…” dedi.

Takibeden zaman içerisinde kayınpederimle haftada iki ya da üç kez sevişmelerimiz devam etti. Sonunda evimiz hazırlanınca, Sedat’la ben oraya taşındık. Faruk, Sedat evde yokken geliyor ve beni sikmeye devam ediyordu.

Bu benim çok hoşuma gidiyordu. İyice alışmıştım buna… Faruk gelmediği, ara verdiği zamanlar kendimi tatminsiz hissediyor, arzularım tavan yapmış oluyordu. Gözlerim etrafta fıldır fıldır erkeklerde dolaşıyor, sikilmek için aranıyordum adeta…

Sedat’ın babasından sonra beni siken adam, yeni taşındığımız evimize sipariş verdiğimiz mobilyaları teslim etmek üzere gelen adamlardan biriydi. Sedat yine işteydi. Mobilyaları teslim etmek üzere iki adam gelmişti. Ben onlara getirdikleri mobilyaları nereye koyacaklarını gösterdim. İki adam da oldukça iri ve güçlüydüler.

Konuşmalarından şef olduğu anlaşılan adam, 1.90 boyundaydı ve hiç görmediğim kadar büyük ellere sahipti. Vücudu bir sporcu gibi gelişmişti. Göğüsleri geniş, beli ve kalçaları dardı. Firmanın üniforması üzerinde adeta iki beden küçük görünüyordu. Ölgün siki pantolonu gerildiğinde belli oluyordu. O haliyle bile koca bir salatalık gibi görünüyordu.

Ben de üzerime eski, daracık bir kot pantolon ve göbeğimi açıkta bırakan bir tişört giymiştim. O gün içime sutyen giymemiştim. Evdeyken genellikle giymem zaten… Mobilyaları taşıyıp yerleştirirlerken gözlerini bana ve tişörtümde kabarıklık yapan memelerime ve meme uçlarıma yönelttiklerini fark ettim. İşleri bitince soğuk ya da sıcak bir şeyler içip içmeyeceklerini sordum. Mutfak masasına oturdular ve ben yüksek raflardaki bardaklara uzanırken beni seyrettiler.

Tabi uzanırken kısa tişörtümün altından memelerimi görebilecekleri şekilde hareket ediyor, bilerek dev adama daha iyi görüntü verecek pozisyonda duruyordum. Dev adam inanmaz gözlerle bana bakan arkadaşına gülümsedi.

Bardakları önlerine koyup içeceklerini doldurdum. Tişörtüm yeniden yerine gelmişti ama sadece memelerimin altına kadar örtüyordu. Masada oturan adamların başında dikiliyor, tişörtümüm alt ucu tutup aşağı yukarı havalandırır gibi çekiştiriyordum. İkisi için harika görüntüler oluşuyor, bütün göğsüm görünüyordu.

Bütün bunlar olurken, ustanın sikiyle bir problemi olduğunu, sandalyede durmadan kımıldanmasından anladım. Diğer adama kamyona gidip onu beklemesini söyledi. Ona teslim işiyle ilgi bazı evraklar olduğunu, birazdan geleceğini söyledi. Adam istemeye istemeye ayaklarını sürüyerek gittikten sonra şef ayağa kalktı ve masaya bir iki evrak koydu. Her şey tamamsa kağıtları imzalamamı söyledi.

Masanın üzerine uzanıp, kolumu masaya yaslayıp kağıtları imzalamaya hazırlandım. Bunu yaparken memelerim tişörtümün altından fırlayıp sallanmaya başladı. Arkamda dikilen adamın önüne baktığımda, upuzun sikini pantolonunu iyice kabarttığını gördüm. O koca siki görmek istedim… Hem de her şeyden çok görmek istedim. Doğruldum, memelerim hala açıktaydı.

“Ben bunu imzalayamam… Her şeyin tam olduğuna emin değilim… Her şeyi tam görmedim” dedim. Aşağı kabaran önüne baktım, sonra gözlerimi yukarı kaldırıp gözlerine baktım. Çıplak memelerime kilitlenmişti.

“Bütün malı getirdik küçük hanım…. Siz ne görmek istiyorsunuz?” diye sordu. Kabaca gülümsüyordu.

“Hepsini değil… Pantolonunun içinde teslim etmeyi unuttuğun bir şey var galiba… O malı bir göreyim…“ dedim.

Koca adam gözlerini benden ayırmadan kemerini çözdü, fermuarını açtı ve pantolonunu dizlerine kadar sıyırdı. İçine bokser bir şort giymişti ve koca yarrağı şortun bir tarafından bacağına yaslanmıştı.

Külotunun lastiğinden tutarak, onu da sıyırdı ve koca yarrağı gözlerimin önüne serildi. Gözlerimi ondan ayıramıyordum. Pantolonunu ve külotunu tamamen çıkardı. Siki hayvani büyüklükteydi ve koca yumurtaları bir sarkaç gibi sallanıyorlardı.

Adamın önünde dikilen sert koca sike gözümü dikmiş bakarken, büyülenmiş gibi, pantolonumun düğmesini çözdüm, fermuarını çözüp, aşağı sıyırdım. Adam koca elleri ile memelerimi alttan tutup yukarı daldırdı ve parmakları ile onları hamur gibi yoğurmaya başladı.

Ayak bileklerime kadar düşen pantolonumu küçük bir tekme ile fırlatıp, iki elimle birden kocaman, ateş gibi yanan yarrağı kavradım. Yarrağının başı bir bilardo topu büyüklüğünde, esmer pürüzsüz gövdesi ise kolum kadardı. Gözümü yukarı kaldırıp, iri adamın gözlerinin içine bakarak, korkuyla

“Herhalde beni bununla sikmeyi denemeyeceksin… Hiç bu kadar irisini, bu kadar kalınını görmemiştim”

Sırıtarak memelerimi bıraktı. Koca elleriyle kalçalarımdan kavrayıp, masanın üzerine oturttu. Bacaklarımı bastırarak ayırdı ve başparmağını klitorisimin üstüne bastırdı. Ben de masaya arka üstü uzanıp, amımı, klitorisimi okşayan parmağına doğru bastırmaya başladım. Orgazm olmaya başlamış, çıldırıyormuş gibi çığlıklar içinde kalmış, sıcacık amımdan sular fışkırmaya başlamıştı. Parmağı ile kutumun dudaklarını araladığında, arasında koca bir tokmak varmış gibi hissetmiştim.

Kafamı kaldırıp da ona baktığımda, hedefine yönelmiş koca mızrak gibi yarrağını gördüm. Ucundan sular damlayan inanılmaz büyüklükteki yarrak adeta bir musluk gibiydi. Kaygan başını benim şeftalime dayadı, sonra aşağı yukarı ve yuvarlak daireler çizerek amıma sürtmeye başladı. Adamın sikinden akan suyla benim amımın suyu birbirine karışmış, damlayarak amımdan göt deliğime doğru akıyordu. Adam yüzüme bakarak,

“ Ehh yavrum, sanırım tatlı küçük amcığın, bu koca Haydar’ın aletini almaya artık hazır. Biraz sıkı, zorlanacak ama, girdiği kadar…“ dedi. Ben masanın kenarlarından sıkıca tuttum ve

“Öyle büyük ki aletin… Dikkatli ve yavaş yap.. Hayır hayır.. Nasıl bilirsen öyle yap… Hadi canım..” diye inledim.

Koca tokmağını amıma bastırınca, süngerden boşalır gibi daha da çok su sızmaya başladı amımdan… Hiç acı hissetmiyordum. Sadece yaptığı basıncın heyecanı ve içime giren yarrağın klitorisime yaptığı uyarıyı hissediyordum. İçimdeki basınç artıyor ve aşk deliğimin etrafında bir açılma bir esneklik oluşuyordu.

Yarrağın kafasının içime doğru kaydığını hissediyordum. Hırıltılarla içime doğru bastırıyordu. Yavaşça sokmaya devam ediyordu, biliyordum ki hepsini içime alabilirdim. Dokuz on santimini içime soktuğunda kendimi bayrak direğinin üzerinde gibi hissediyordum…!

İleri doğru uzanıp yarrağın hala dışarıda olan, içime girmeyen kısmını iki elimle birden sarmaladım. Yarrağın gövdesinden kıvrım kıvrım dolaşan damarların içindeki kanın sıcaklığını ve zonklamasın hissedebiliyordum ellerimin içinde… Sonra elimin birini kalçamla, amımın içe girmiş sikin arasından uzatarak, adamın iri yumurtalarını tuttum, okşadım. Bir elimle, sikinin dışarıda kalan kısmını avuçlarken diğer elimle de taşaklarını okşuyordum. Yarak içime biraz daha girdikçe, elimin içindeki yumurtalar, büzüşüp yukarı toplanıyor, sonra yeniden serbest kalıp özgürce sallanıyorlardı.

Sikin nereye kadar girdiği hissetmek için parmaklarımı karnımın üzerinde dolaştırıyordum. Sikin kafası dümdüz karnımda hissediliyordu. Adeta benim bir parçam olmuştu. Derken biraz daha içime girdi karnımın üzerinden elinle kontrol ettiğimde göbeğime kadar yaklaşmıştı. Adamın taşaklarını bırakıp kendimi geriye attım ve masaya iyice uzandım. Avucunun içiyle titreyen memelerimi ezerken üzerime doğru eğilip,

“Hayatında seni hiç böyle siken oldu mu ha…?” diye sordu. Tiz bir sesle, çığlık çığlığa

“Hayır, hayır iiyyyyy” diye bağırdım. Başımı öne arkaya çılgınlar gibi sallayıp duruyordum. Yüz kasları gerilmiş şekilde

“Bu.. Bu am çok dar… Uuhhhhh !” diye bağırıyordu. Yarrağını içimden geriye doğru çekip yarısına kadar çıkardı. Sonra yavaşça ama düzenli bir şekilde yeniden sokmaya başladı. Belimden tutup dimdik sikine doğru beni bastırdı. Şimdi durmaksızın kazığını vücuduma doğru bastırıyordu. Çok uzun heyecanlı bir orgazm yaşıyor, elektriğe tutulmuş gibi tir tir titreyerek çığlıklar atıyordum. Adam kendi kendine,

“Bu orospu sikimin hepsini içine aldı, işte şimdi seni sikiyorum orospu…” diyordu. “Şu kalçaları biraz havaya kaldırayım… Uuhhh evet…” diye kendi kendine konuşmaya devam etti. Sonra hızla amımı tokmaklamaya başladı. Taşakları her vuruşunda ıslanmış götüme çarpıyordu. Bir lokomotif gibi beni sikiyordu. Klitorisim içime sürekli girip çıkan kocaman sikinin gövdesiyle sürekli temas ettiğinden sinirlerim iyice uyarılmıştı. Bir orgazmdan diğerine koşarken yaşadığım zevk ve şehvetten çıldıracak gibiydim. Adam memelerimi tutarken

“Ooooh yavrum… Amcığını spermlerimle doldurana kadar sikeceğim seni!” diyordu.

Kocaman kürek gibi elleriyle avuçladığı memelerimin uçları sivrilmiş ve sertleşmişti. Derken içimde gidip gelen yarağın hareketleri hızlandı, daha da büyüdü sanki içimde ve patladı. Sıcak menisi döl yatağıma dolmaya başladı. Yarrak pompalamaya devam ediyor ve fışkırttıkça fışkırtıyordu. Ta ki iyice sikilmiş amımın içindeki yarrağının kenarından dışarı sızana kadar„. O içimde fışkırttıkça amımdan akmaya devam ediyordu.

Koca yarrak sakinleşince amımdan çıkardı. İçime doldurduğu spermler amımdan akmaya başlamıştı. Yarrağın ucundan damlayan spermler amımın kıllarını üzerine dökülüyorlardı. Amcığım yapışkan nemli spermlerle dolu vaziyetteyken, bacaklarım masanın kenarından aşağı düşmüş sallanıyorlardı.

Birkaç dakika sonra ancak kalkıp oturabildim. Başım dönüyordu yaşadığım korkunç zevkli orgazmdan… Az önce beni siken adam gömleğini düğmeliyordu. Yarı inmiş yarrağı yere doğru yönelmiş, sikişmemizin belirtisi ıslaklık yarrağın dibinde belli oluyordu.

Artık daha fazla bir şey alamayacak şekilde aynı bir fahişe gibi sikilmiştim. Tamamen, iliklerime kadar doyurulmuştum. Ancak güçsüz mırıltılar çıkarabiliyordum. Amımdan akan döllerden, terleyen vücudumdan iyice nemlenmiş masadan aşağı kayarak yere bastım. Dizlerim titriyordu.

“Koca yarrağın beni inanılmaz bir şekilde sikti! Hiç böyle sikilmedim. Belki de bir daha böyle sikilemem… !!!” Gülerek cevap verdi, spermleriyle kaplanmış amımı göstererek,

“Bayan, bu da benim siktiğim ilk şehirli amı… Yaptığım en güzel sikişti benim de… Şimdiye kadar hiç senin gibi ateşli bi orospuyla sikişmemiştim… İliğim kurudu sanki…” Tam o anda arkadan gelen

“Bak sen… Biz de öğrenelim bakalım nasıl bir sikişmiş bu…“ diyen sesle irkildim.

Diğer mobilyacıydı bu… Pantolonunu indirmiş, sertleşmiş yarrağını dışarı çıkarmıştı. Beni sikmek için bekleyen adama, elindeki koca yarrağa baktım ve

“Yooo… Hayır, sikişecek halim kalmadı… Amım tamamen sızlıyor, bir sikişe daha dayanamam… Ama istersen başka türlü boşaltırım seni…” dedim. Adam başıyla onayladı ve yanıma geldi. Koca sertleşmiş yarrağını elime aldım. Beni siken kadar büyük değildi ama en az 20 santimdi. Hatta ustasınınkinden kalındı… Ben taşaklarını öpüp, yarağını emerken o da memelerimle oynayıp onları emiyordu. Koca yarrağı ağzıma alıp tam ritim tutturduğumda, adam

“Siktir orospu… Ağzın yetmez, yarrağımı sana sokucam… Dön arkanı… Koca beyaz götüne bu yarrağı sokucam…” dedi. Paniklemiştim. Bizi seyreden adama baktım. Sırıtarak,

“Dediğini yap kadın! Ben siktikten sonra yaşlı bir kadını götünden sikerken izledim, kadını çıldırtmıştı…” dedi.

Korkunç fikrini gerçekleştirmek için harekete geçmeden onu boşaltmak içi sikine daha hızlı asılmaya başladım. Fakat elleri beni sikinin üzerinde çekip ters çevirdi. Üzerime bastırıp diz çöktürdü. O da arkama geçip dizleri üzerine çöktü. Sonra omzumdan ileri doğru iterek dört ayak pozisyonuna getirdi.

Memelerim aşağı doğru sarkıp sallanırken ellerini meni bulaşıklarıyla kayganlaşmış götüme doğru kaydırdı. Götümün yanaklarını elleriyle ayırarak kalın sikini arasına dayadığını hissettim. Diğer adama dönerek

“Haydar, bu karının götü çok güzel, ama bu döller hep senin boşalttıkların…!” dedi. Yaklaşmakta olan saldırıyı durdurmaya çalışarak,

“Haydar da az önce beni amımdan sikti. Senin koca yarağını da amıma sokman hoşuma gider, Lütfen n’olur beni amımdan sik!!!” diye yalvardım.

“Hayır bağyan…! Senin götün çok hoş, çok dar ve çok sıcak…. Yarrağımı buraya sokucam ve içinde patlayacam…” dedi. Kalçalarımdan tutup, kalın ve sert yarrağını götüme dayayıp bastırmaya başladı. Duyduğum acı korkunçtu. Feryat ediyor, çığlıklar atıyordum,

“Aahhhhh… Çok çok büyük… Sikişin beni yırtıyor, ikiye ayırdı… Lütfen dur…”

Bu sözlerime güldüğünü duyuyordum. Ben yalvardıkça daha da sokuyordu. Sonunda dibine kadar soktu. Taşaklarını sırılsıklam amcığımın üzerinde hissediyordum. Sonra bütün acımasızlığıyla zavallıgötümü sikmeye başladı. Hırıldayıp, ta bağırsaklarıma kadar sokuyor, sonra çekip yeniden hızla dibine kadar daldırıyordu. Arka arkaya sokuyor, kemik gibi yarrağını götümün dibine kadar batırıyordu.

Sonunda çığlıklar atarak bütün menisini götümün içine boşalttı. Yarrağı götümün deliğine üst üste fışkırtırken o üzerime uzanıp, titreyip sallanan memelerimi tuttu. Sonunda doğruldu, doğrulurken desikini götümden dışarı çıkardı. Koca bir damla spermin sırtıma ve götüme sikinden damladığını hissettim. Adamın spermleri götümden sızarken yere yüz üstü yattım, zevk ve acı karışımı duygular hissediyordum.

Her ikisi de beni orda öyle bırakıp gittiler. Ben ancak kocam işten eve gelmeden önce kalkıp temizlenebilme gücünü bulabildim.

Kocam Sedat’ın haberi olmaksızın, amım ve götüm o iki iri yarrak tarafından sikildikten sonra da bir sürü adam tarafından becerildim. Yan komşumuz tarafındaı onlarca kez ya sikildim ya da diliyle yalandım. Komşumuzun siki küçük olduğundan kolayca boğazımın derinliklerine kadar alabiliyordum. Binamızın girişindeki emlakçı en az birkaç defa sırtımı yere getirdi, hem de ofisindeki masanın üzerinde….Hatta bir keresinde eve damacanayla su getiren çocuk bile becerdi.

Bir sabah su sipariş etmiştim. Kapı çalındığında açtım. Gelen sucuydu. Kapıyı bornozla açmıştım. Yerde duyan suyu içeri almak için eğildiğimde, memelerimden biri bornozun yakasından dışarı fırladı. 16 yaşlarındaki sucu çocuğun gözleri memelerime kilitlenmişti.

Anında siki sertleşmiş, ben de onun farkına varmıştım. Hemen daireye alıp hem de kocamın yatağında çocuğa ilk sikişini hediye etmiştim. Bundan sonra her su getirişinde hediyesini aldı. Hatta diğer zamanlarda da beni ziyaret etti. Ta ki ailesiyle kentten taşınana kadar.

En az on kez trafik polisleri tarafından sikildim. Hızlı araba kullanmaktan hoşlanırım ve fırsat buldukça da kullanırım. Ama genellikle de yakalanırım. Ve her zaman da ufak bir uyarılmayla bırakılmaya ikna ederim. Ki tabi bazı tavizlerle….!!! Genellikle onu takip ederek bir ifade merkezine gider ve orada onun istediği şekilde ifade veririm. Genellikle arabayı yol levhalarının altına ya da tali yollara çeker ve arabamın arka koltuğunda beni sikerler.

Hepsini tek tek anlatmamın imkansız olduğu bir sürü yabancı heriflerle sikiştim. İşte bunlardan birinde, daha önce bahsettiğim gibi kocam Sedat tarafından yakalandım.

Sedat patronunu ve birkaç iş arkadaşını kağıt oynamak üzere bize davet etmişti. Ben gelenler için bir şeyler hazırlamamı isteyip istemediğini sorduğumda, Sedat,

“Yeni patronun üzerinde iyi bir etki bırakmak istiyorum aşkım… Çünkü firmada yükselmek istiyorum. Her şey bu adamın iki dudağının arasında…” dedi.

“Tamam kocacım… Sen merak etme… Patronunu en iyi şekilde misafir edeceğim bu akşam… O da, sen de memnun kalacaksınız…”

Oyunun saat sekiz civarında başlayacağını tahmin ederek, saat altı civarında içki ve meze için hazırlıklara başlamış ve bitirmiştim. Sedat’ın patronuna iyi görünmek gerektiğini düşünerek güzel bir köpük banyosu yaptım. Hafif bir makyaj yaptım ve kapalı bir etekle bluz giydim.

Sedat’ın iş arkadaşlarından biri en önce geldi. Adının Nedim olduğunu söyleyerek kendini tanıttı. Yakışıklılığından etkilenmiştim. Sonra kocamın patronu geldi. Uzun boylu, yaşına göre oldukça yakışıklı ve güzel vücutlu biriydi. Kocam

“Tamer Bey” diye tanıştırdı. Fakat adam kocamın sözünü keserek aniden,

“Ooo hadi Sedat bırak resmiyeti bey de ne? “ dedi ve elimi tutarak “Ben Tamer… Sizinle tanışmak bir zevk güzel bayan…” diye devam etti.

Gülümseyerek teşekkür ettim. Cemil ve Mahmut en son gelenlerdi. Onlar geldikten kısa bir süre sonra da oyuna başladılar. Herkese içki ve meze servisi yaptım. Masaya her içki veya meze taşıdığımda patron sürekli Sedat’ı ve güzel karısını övücü komplimanlar yaptı ve diğer misafirler de onu hep onayladılar.

Üç saat kadar sonra hepsi oyuna konsantre olmuşlar, hiçbir şeyi gözleri görmüyordu. Saat onbir civarı, mutfakta yeni meze ve içkileri hazırlarken, Tamer içeri girdi. Yorulduğunu, diğer çocuklar oyuna devam ederken, benimle biraz çene çalmaya geldiğini söyledi. Salona göz attığımda kocam Sedat, Nedim, Cemil ve Mahmut oyuna dalmışlar yüzlerinde bildik ifade ellerindeki kartlardan başka bir şeyi görmüyorlardı.

“Kocan senin gibi güzel bir kadınla evli olduğu için çok şanslı…” dedi. Hafif kızardım, espri yaparak güldüm ve

“Eğer önce patronuyla tanışsaydım, Sedat o kadar da şanslı olmazdı…” dedim. O da güldü.

Konuşurken, kompliman yaparken gözlerini gözlerimden ayırmıyor, genizden gelen tok erkek sesi içimi gıcıklıyordu. Genç kız gibi heyecanlandığımı hissediyordum. Şimdiye kadar kocamın ve diğerlerinin altına yatan sanki ben değildim.

“Bir spor ya da güzellik merkezine devam ediyor musun?”

“Hayır… Neden sordunuz?”

“Öyle güzel ve biçimli bir vücudun var ki…” Gözleri vücudumun her santiminde dolaşıyordu bunu söylerken… Ben yine utandım,

“Sizin de harika bir vücudunuz var…” dedim yutkunarak… Gözlerimi üstünde bölge bölge dolaştırdım, ona nereye baktığımı göstere göstere… “Sporla uğraştığınız belli… Geniş omuzlar, pazular, daracık sıkı kalçalar…”

Sonra eline bir bardak içki verdim. Arkama dönüp çekmeceden bir servis tabağı çıkarmak için eğildim. Ben tabağı alırken, Tamer elini eteğimin altından sokup külotumun üzerinden kalçalarımı okşamaya başladı.

Kendi kendime gülümsedim ve “Tamam, olabilir, Sedat’ın patronu, personelinin karısının kalçalarına dokunmak istiyor sadece…” diye düşündüm. İtiraz etmeksizin kıkırdadım,

“Ohhh Tamer beyyy!” dedim. Homurdandı,

“İlk geldiğimde, bana sadece Tamer demeni söylemiştim…” dedi. Kalçalarımı iki eliyle okşamaya devam ederek, “Sedat, kesinlikle ağzının tadını biliyor. Demek ki becerikli bir adam ve kesinlikle eminim, işinde de ileriye gidecek…” dedi.

Tabağı masanın üzerine bırakıp doğruldum, ona döndüm. Yüz yüze bakıyorduk. Tamer beni yukardan aşağı süzerek göz kırptı. Mesajı almıştım. Kocamın iş hayatındaki başarısı, geleceğimiz bana bağlıydı şu anda… Salona göz attım, oyun az önceden daha şiddetli şekilde sürüyordu. Bluzumun düğmeleriyle oynayarak Sedat’ın patronuna baktım ve gözlerimi kısarak,

“Sence kocam daha ne kadar yükselebilir, Tamer?” dedim. Gözlerini göğsüme dikip

“Karısı nereye kadar izin verirse…” diye yanıtladı.

“Bunun anlamı nedir?” diye sordum. Gülümseyerek

“İkimiz de biliyoruz ki, bir patronla elemanı arasındaki ilişki ve yakınlaşma çok önemlidir. Tabi bu yakınlaşma ve ilişkiye çalışanın karısı da dahildir. Hatta bazen daha da önemlidir.” Elimi başıma götürüp minik bir asker selamı çaktım,

“Konu anlaşıldı sayın patronumuz… Beni takip edin, işaretlerime uyun lütfen…”

Salona girip oyun oynayanlara meze ve içki servisi yaptım. Sonra kocama dönüp, patronunun bizim antika porselenlerimizle çok ilgilendiğini, onları göstermek için arka odaya geçeceğimizi söyledim. Oyuna o kadar dalmıştı ki başıyla onaylayıp, elindeki kağıtları sıraya dizmeye başladı. Tamer’e göz kırpıp, yatak odasına doğru yürüdüm. İkimiz de odaya girince, önce kapıyı kilitledim. Sonra ayakta gelişmeleri izleyen patrona,

“Tamam Tamer… Şimdi kocamın kariyerini düzeltmenin yollarına bakalım… Personelinin karısı yakınlaşma ve ilişkiye hazır…” dedim.

Bluzumun düğmelerini çözerken, Tamer’e de pantolonunu çıkarmasını söyledim. Daha ben gömleğimin düğmelerini çözemeden hızla fermuarını açıp belden aşağısını çıplak bıraktı. Sutyenimi çözerken yarı kalkmış sikinin uzayıp sertleşmesini gözleyebiliyordum. Sonra eteğimi yukarı toplayıp külotumu aşağı indirip bacaklarımdan çıkardım.

Tamer gülümseyerek bana yaklaştı ve çıplak memelerimi tuttu. Hararetle dakikalarca öpüştük. Sonra daha fazla dayanamadım ve arkamı dönüp ellerimi şifoniyerin üzerine koydum. Tamer’e aynadan bakarak

“Hadi gel Tamer… O koca sikini geçir bana patron…” dedim.

Arkama geçti ve eteğimi belime kadar topladı. Ardından elleriyle kıllı amımı okşamaya ve duyarlı klitorisimi parmaklarıyla uyarmaya başladı. Amım iyice sulanmıştı, Tamer parmağını, ağzını açmış bekleyen amımın içine kaydırdı. İyice tahrik olmuştum, Tamer’in yarrağından daha fazla isteyeceğim bir şey yoktu o anda. Tek istediğim koca sikiydi.

“Ohhh evvet sik amımı Tamer! Sert yarrağının ıslak amıma girmesini istiyorum hadii…” diye inleyerek yalvardım.

Kocamın patronu sikini amımın dudaklarına dayadı ve içeri doğru yavaşça iteledi. Onun sikmesini bekleyecek halim kalmamıştı. Bacak aramdan sikin amımdan çıkıp, sonra yeniden içine girip gözden kaybolmasını izlerken ben de kalçalarımı geriye, Tamer’e doğru itiyor ve daha derine girmesini sağlıyordum.

Tamer beni sikerken aynı zaman da memelerimi de okşuyor, her dibe kadar soktuğundaysa hırıltılar çıkarıyordu. Muhteşem bir orgazm yaşıyor, kocam ve arkadaşlarının yan odada olmaları beni daha da heyecanlandırıyordu. Boşalmanın verdiği heyecanla çığlıklarımı ve inlemelerimi kontrol edemiyor

“Ahhhhh… Ooohhhh… Geliyorum!!!! Oh geliyoruuuuuum, evet evet devam et!!!” diye çığlıklar atıyordum.

Tamer ağzımı kapatmaya çalışıyordu ama geç kalmıştı. Başımı orgazm çılgınlığıyla sağa sola sallarken yatak odasının kapısını açmış, patronunu memelerimi sıkıp, hırıltılarla amımın içine boşalırken bizi izleyen kocamı gördüm. Sedat bana baktı ve patronunun ayak üstü sikişinden aldığım büyük zevk ve şehveti gördü. Tamer kocamın bizi izlediğinin farkındaydı. Sikini içimden çıkarıp Sedat’a baktı. Sonra

“Sedatçım, Zerrin hanımla burada senin firmadaki geleceğini konuşuyorduk… Açıkça söyleyeyim ki, kriz yüzünden seni işten çıkarmaya karar vermiştim. Ama seksi karın aksini ileri sürdü. Senin işten atılmak yerine, terfi etmen gerektiğine karar verdik beraber…” dedi. Sedat birkaç dakika dili tutulmuş gibi kaldı, sonra

“Şey… Teşekkür ederim Tamer Bey… Minnettarım… Hem size, hem karıma… Ama çok komik bir durum var…” Tamer’le şaşırıp kalmıştık, birbirimize baktık. Ne diyordu bu adam? Kocam devam etti,

“Ben de aslında karımdan buna benzer bir şey istemek için geldim. Sizi arka odada porselenlerin yanında ararken yatak odasından karımın orgazm çığlıklarını duydum. Şey… Pokerde kötü kaybettim patron… Param kalmayınca masaya pey olarak karımı koydum.

Cemil ile Mahmut’a bahis olarak karımı sikebileceklerini söyledim, yine kaybettim. Karımdan bunu istemeye gelmiştim. Kara karabunu nasıl anlatacağımı, iki yabancı erkek tarafından sikileceğini tatlı karıma nasıl söyleyeceğimi düşünüyordum. Gördüm ki endişe edecek bir şeyim yokmuş…” dedi.

Cemil ve Mahmut, cümlesini bitirmeden Sedat’ı sabırsızlıkla kenara iterek içeri girdiler ve çıplak memelerimle amcığımı süzmeye başladılar. Ben odadaki erkeklerin yüzlerine baktım. Kocam zaten istiyordu. Tamer’e sorar gibi baktım. Ellerini iki yana açıp,

“Bana bakma… Karar verecek olan sensin… Sanırım sen de istiyorsun… Devam et, istediğini yap… Bu gece çok ilginç geçiyor…” dedi gülümseyerek.

“Eh peki o zaman… Soyunun ve yatağa girin çocuklar… Size kocamın kumar borcunu ödemek zorundayım…” dedim.

Kırışmış eteğimi çıkarıp, ikiz yatağımızın üzerine uzandım. Mahmut’la Cemil yatağa, yanıma gelip memelerimi öpüp emmeye ve yalamaya başladılar. Ben de her ikisinin sertleşmiş yarraklarını elimle sıvazlayarak, kocama,

“Sedat, sonunda beni yakaladın! Hadi karın sikilirken, sen de bizi izleyerek mastürbasyon yap kocacım…” dedim. Sedat elbiselerini çıkarıp odadaki bir sandalyeye oturdu. Yanımdaki adamlara nasıl yapmak istediklerini sordum. Cemil

“Seni köpekleme sikmek istiyorum” dedi. Mahmut da

“Ağzına boşalmak istiyorum” dedi. Doğrulup Mahmut’a sırt üstü yatmasını söyledim. Cemilden de arkama geçmesini istedim. Sonra Mahmut’un bacaklarının üzerine ata biner gibi oturdum ve sikini ağzıma alacak şekilde öne doğru eğildim. Cemil de yarrağını amıma kaydırarak, ben Mahmut’unkini yalarken beni sikmeye başladı. Cemil gerçekten daha önce sikilmiş amımı harika sikiyordu.

Mahmut’un sikinin gövdesini ellerimle tutarak ağzımı üzerinde aşağı yukarı hareket ettiriyordum. Mahmut’un bacakları gerilip titriyordu. Birden ağzıma boşalmaya başladı. Fışkıran siki ağzımdan çıkardım, alet yüzüme fışkırtmaya başlamıştı. Dönüp Sedat’a baktım. Bütün spermler dudağımı kaplamış, çeneme doğru akıyorlardı

“Ohhhh Sedat, Cemil öyle güzel sikiyor ki…!”

Mahmut ağzıma boşaldığında zaten ben çoktan gelmiştim. Kocam hızla aletini sıvazlıyordu, ben onunla konuşurken aletinden spermler havaya fışkırmaya başlamıştı. Bu arada Cemil amımı pompalamaya devam ederken, Tamer, Sedat’ın patronu, yanıma gelmiş ve memelerimle oynaya başlamıştı. Amımı tokmaklayan yarrak sonunda patladı ve içimi sıcak spermleriyle doldurdu. Ardından da içimden çıktı.

Tamer bana sırt üstü yatmamı söyledi. Memelerimi sikecekti. Dediğini yaptım. Göğsüme ata biner gibi oturdu, sertleşmiş sikini memelerimin arasına yerleştirdi ve ateş gibi yanan memelerimi okşamaya başladı. Birkaç dakika memelerimin arasını sikmeye devam etti. Ardından boşalmaya, spermlerini memelerime ve yüzüme attırmaya başladı.

O gece üç erkeği iyice doyurdum. Yatakta, banyoda, salonda, mutfakta, her yerde verdim onlara… İşleri bitip gittikten sonra kocamla baş başa kaldık. Sedat da bütün gece üç erkeğin arasında sikişen karısını izlemenin ateşiyle beni tam üç kez sikti. Yorgun argın serilip kaldığımızda sabah oluyordu. Beni kollarına alıp,

“Bu gece ilk değildi, öyle değil mi karıcığım?” dedi cevabını bile bile… Başım göğsünde, konuşmadan başımı salladım evet anlamında… “Evlendiğimizden beri seni her siken yarrağı anlat bana aşkım… Kimlerle sikiştin? Kimlerin altına yattın?”

“Hepsini hatırlayamam kocacım… Fakat içlerinde beni çok etkileyen, unutulmaz bir kaçını söyleyebilirim…”

“Hadi anlat o zaman…”

Ben de babası hariç, birkaç sikicimle yaşadıklarımı kısaca anlattım. O da bana, sevgili karısının başka adamlar tarafından sikilmesini izlemenin onu çok, inanılmaz tahrik ettiğinin bu gece farkına vardığını ve bunu tekrarlamamızı istediğini söyledi.

O geceden sonra bir şekilde bulduğum çeşitli herifleri eve aldım ve Sedat seyrederken onlarla sikiştim. Kocam bizi izlerken bir yandan da sürekli mastürbasyon yapıyor ve adam gittikten sonra da o beni sikiyordu.

Benim bulduklarımın yanı sıra kocam da eve adamlar getiriyor ve onlarla sikişmemi istiyor. Bu adamlar çoğunlukla iri yarraklı oluyorlar. Koca yarraklı adamların beni dört ayak üstü pozisyonda sikmelerinden ve amıma götüme akıtmalarından çok hoşlandığını söylüyor.

Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Categories: Uncategorized

KAMYONCU.

No Comments

Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

KAMYONCU.

Kocasıyla kavga etmemiş olsa, bunların hiç biri başına gelmeyecekti. On gündür küçük çalışma odasına kapanmış, başını kaldırmadan çalışıyordu kocası. Aslında şehir dışındaki bu evi tutarlarken amaç, kocasının yazmakta olduğu kitabı rahatça bitirmesiydi. Ama bu kadar yalnız kalacağını da düşünmemişti doğrusu. Gerçi hem ev, hem de çevresi çok güzeldi, fakat bütün bunlar canının sıkılmasını engelleyemiyordu ki.

image

Eğlenmeyi çok seviyordu. Erkeksiz kalmaya da, hiç tahammülü yoktu. Mantıklı olan, kocasının kitabıyla gündüzleri meşgul olması, geceleri de birlikte gecirmeleriydi. Nitekim ilk günler böyle olmuştu zaten. Sonra birden kitabın içinde kaybolmuştu kocası. Onu geç saatlere kadar bekliyor, sonra da çaresiz gidip yatıyordu. Ama uyku girmiyordu ki gözüne.

Bir çok gece, halsiz düşene kadar mastürbasyon yapmıştı. Ne var ki; vücudunda dolaşıp memelerini okşayan elleri de, amına ve götüne soktuğu, bızırıyla oynadığı parmakları da, gerçek bir erkeğin yerini tutmuyordu bir türlü. Buna dayanmak çok zordu.

O sabah kalkıp kocasını çalışma odasındaki kanepenin üstünde kıvrılmış uyurken bulunca, tepesi atmıştı. Bu kadarı da fazlaydı artık. Adam işini bitirdiğinde bile, yukarı gelip onu sikeceğine, küçücük odasına kapanıp kalıyordu. Kızgınlıkla, ağzına gelen her şeyi söylemişti kocasına. Bu sefer de o kızmıştı tabii.

“Kitabı bitirmek için yalnız kalmasını gerektiğini, yatak odasına gelirse aklının karışacağını” bağırarak söylüyor ve rahat bırakılmak istiyordu. Sonunda onu tuttuğu gibi odadan atmıştı bir de…

Gün boyu hırsından kudurmuş, evin içinde deli gibi dolaşmış, bahçeye çıkıp kendine iş aramış, ama yine de kızgınlığı geçmemişti. Bütün bunlar yetmiyormuş gibi, hava da alabildiğine sıcaktı. Bu onu daha da kızdırıyordu. Bir şeyler yapmak, kocasına ceza vermek istiyordu. Bu istek saatler geçtikçe de artmıştı.

Sonunda otomobile atlayıp yakındaki kente gitmeye karar vermişti. En azından biraz eğlenirdi belki. Eğer kafasına uygun birini bulursa, kendini siktirip rahatlamakta da kararlıydı. O zaman görürdü kocası…

image

Hazırlanması çok kısa sürmüştü. Hem amacına uygun giyinip bir an önce sonuca gitmek istiyordu, hem de hava çok sıcaktı. Bej renklerin hakim olduğu, incecik, emprime bir elbiseyi çıplak vücuduna giymişti.

Kaygan kumaş tüm hatlarını ortaya çıkarıyordu. Elbisenin incecik askıları omuzlarını meydanda bırakıyordu. Ön tarafı boydan boya düğmeliydi. Yukarıdan iki düğmeyi açık bırakmıştı ve memelerinin arası görünüyordu.

Eteği zaten kısacıktı ama, bu yetmezmiş gibi, iki düğme de alttan açık bırakmıştı. Arkadan bakınca da, ince kumaşın kalçalarının arasına hafifçe girdiği görülüyordu. Ayaklarına yüksek topuklu dekolte ayakkabılarına da geçirince, tam olmuştu. Aynada kendine bakıp

“Ufff, orospu gibi oldum.“ diye düşünmüş, sonra da kocasına haber bile vermeden evden çıkıp otomobile kurulmuş ve kente doğru yola koyulmuştu.

İlk başta her şey yolunda gitmişti. Kente kadar, yaklaşık 40 kilometrelik bir yol vardı önünde. Hesaplarına göre, hava kararmak üzereyken kente ulaşmış olacaktı. Otomobilin sağ ön tarafından o acayip ses gelmeye başladığında, yolu yarılamıştı. Bereket versin ki, ses hoşuna gitmediği için ayağını gazdan çekip yavaşlamış ve yolun sağında gördüğü küçük bir cebe doğru direksiyonu kırmıştı. Yoksa çok daha ciddi şeyler gelebilirdi başına.

Otomobilin lastikleri toprak zemine değer değmez, büyük bir takırtı kopmuş, sonra da, kayarak durmuştu otomobil. Yaşadığı küçük korkuyla kendini aşağı attı. Sağ ön tekerlek yerinden kopmuş ve otomobilin altında kaybolmuştu. Yapabileceği hiç bir şey yoktu. Gerçekten ucuz kurtulmuştu.

Heyecanı yatışıp kendine geldiğinde, ne kadar can sıkıcı bir duruma düşmüş olduğunun bilincine de vardı. Otomobil bozulmuş ve kelimenin tam anlamıyla yolda kalmıştı işte. Üstelik yolun tam yarısındaydı. Kente gidip azmak için yaptığı planlar boşa gitmiş gibiydi.

Hoş eve dönmesi de bayağı sorun olacak gibiydi ya. Üstelik eve dönse, bu hırsla yeni bir kavga da çıkaracağından emindi. En iyisi yine kente gitmekti galiba. En kötü ihtimalle bir taksiye atlar, eve dönerdi oradan. Üstelik canının istediği saatte yapabilirdi bunu.

Bir kere kararını verince, gerisi kolaydı artık. Yolun kenarına çıkıp, kente doğru giden bir araba beklemeye koyuldu.

Ama aksilikler bitmiyordu bir türlü. Yaklaşık onbeş dakika geçmesine rağmen tek bir araba bile gelmemişti. Evleriyle kent arasındaki yolun ne kadar az kullanılan bir yol olduğunu, ancak şimdi anlıyordu. Sonunda beklemekten sıkılıp, kent yönünde yürümeye başladı.

image

Tam “ayakkabılarının yürümeye hiç elverişli olmadığını” düşünüyordu ki, kalın ve güçlü bir korna sesiyle irkildi. Daha dönüp bakamadan da, büyük bir motorun homurtulu sesi kulaklarına doldu.

Koca bir kamyondu gelen. Oldukça hızlı gidiyordu. Şoför onu görmüş ve fren yapmaya başlamıştı ama, yine de yüz metre ilerde ancak durabildi. Sandığından da büyük ve yabancı plakalıydı kamyon. Arkasına bağlı uzun römork, mavi, beyaz ve kırmızıya boyalıydı.

Şoför, sağ aynadan onu seyrediyor olmalıydı ki, römorkun boyunu yarıladığında sağ kapı açıldı. Ama hala şoförü göremiyordu. Zaten pek merak ettiği de yoktu. O an için tek istediği, biran önce kente gidebilmekti.

Herşeyin bu kadar basit olmadığını, şoförün yardım için uzattığı elini tutup yukarı çıkabilmek için ayağını onun gösterdiği gibi, tekerleğin ortasındaki çıkıntıya bastığı anda anlayıverdi.

Esmer, iriyarı ve oldukça genç biriydi şoför. Kısa kesilmiş simsiyah saçları, alabildiğine kıvırcıktı. Kapkara olduğunu fark ettiği gözlerini ise tam görememişti. Yüzüne bakmıyordu ki şoför. Gözleri çok daha aşağılara kitlenip kalmıştı.

image

Başını eğip kendine baktı. Böyle bir ayağı yolda, bir ayağı tekerleğin çıkıntısında dururken, eteği kalçalarına kadar sıyrılmıştı tabii. Özellikle açık bıraktığı o iki düğme de, tam kasıklarının üstüne gelmişti şimdi. Amının kılları görünüyordu.

Yukarı çıkana kadar şoförün gözleri üstünden ayrılmadı. Tekerlekteki çıkıntıdan sonra, yukarıdaki iki basamağa daha basmak zorunda kalmıştı. Böylece, her seferinde başka bir türlü göstermiş oluyordu kendini. Sonunda şoför, onu dirseğinden tuttuğu gibi, aldı içeriye.

Ömründe ilk kez bir kamyonun şoför mahallindeydi ve her şeyi çok ilginç ve değişik bulmuştu. Kocaman bir yerdi bir kere burası. Son derece de konforlu görünüyordu. Koltukların arkasında ve yüksekte, oldukça büyük bir yatak vardı. Kendini bir anda şoförle yanyana oturur bulduğu koltuk da, en az üç kişinin rahatça oturabileceği kadar büyüktü.

image

Adam bir şeyler söylüyordu ona ama, bir kelimesini bile anlamasına olanak yoktu. Buna karşılık şimdi gözlerini görebiliyordu. Gerçekten kapkara ve üstelik alev alev yanan gözleri vardı. Sonra kalkıp direksiyonun başına, onun oturduğundan bayağı yüksekte olan kendi koltuğuna geçti. Pantolonunun önünde, kocaman bir kabarıklık meydana gelmişti.

Birden heyecanlandığını hissetti. Kalkmış sikler, onun için hep heyecanlandırıcı olmuştu zaten. Ama bu seferki; hiç tanımadığı, dilini bile anlamadığı bir yabancının, iri yarı ve kapkara bir kamyon şoförünün kalkmış sikiydi. Durumu son derece tahrik edici buluyordu.

Adam kamyonu vitese takıp hareket ederken, arkasına yaslandı. Eteği iyice sıyrılmıştı. Bacakları olduğu gibi meydandaydı ve iliklemediği düğmeler yüzünden, neredeyse amının kılları görünüyordu yine.

Şoför durmadan bir şeyler anlatıyordu. Anlayabildiği kadarıyla, ortadoğu ülkelerinden falandı herhalde… Yüz hatları son derece sertti. Aslında öyle yakışıklı falan da değildi ama, garip bir çekiciliği vardı. “Hayvan gibi…” diye düşündü.

Kente gitmek üzere evden çıkmasının başlıca nedeni, kafasına uygun, hoşuna giden birini bulup sikişmek ve rahatlamak değil miydi zaten? Neden kamyon şoförüyle olmasındı ki?

Kocaman elleriyle direksiyonu kavramış otururken, onun, ilk başta algıladığından çok daha iri olduğunu fark ediyordu. Teninin rengi, neredeyse zenci denilebilecek kadar koyuydu. Pek de temiz görünmeyen siyah bir atlet fanilesi giymişti. Kolları kalın ve son derece adeleliydi. Kalın, siyah bir bıyığı vardı ve sakalları hafifçe uzamıştı.

Anlamadığı şeyleri anlatıp dururken, gözleri de, yoldan çok vücudunda dolaşıyordu. Değdiği yeren bakışlardı bunlar. Amının sulanmasına, canının giderek daha çok sikilmek istemesine neden oluyordu.

Koltukta biraz daha kaykılıp, ayaklarını ön tablonun üst tarafına dayadı. Sonra bir düğmesini daha açtı eteğinin. Şimdi göbeğinin altına kadar gösteriyordu kendini.

yarak

Şoförün pantolonundaki kabarıklık daha da büyümüştü sanki. Yine bir şeyler söylüyordu. Sonra sağ elini direksiyondan çekip, parmaklarıyla para işareti yaptı. Gerçi bu kuşkulanmasına neden oldu ama, yine tam emin değildi. Şoför bu kez de elini uzatıp sol taraftan aldığı bir çantayı açtı ve içinden çıkardığı paraları salladı ona doğru. Artık iyice belli olmuştu.

Orospu sanıyordu onu.

Şimdiye kadar hiç böyle bir durumda kalmamıştı doğrusu. Düpedüz orospu muamelesi yapıyordu adam. Üstelik bu; kızmasına değil, garip bir şekilde hoşlanmasına neden olarak, onu iyice şaşırtmıştı.

Haksız sayılmazdı şoför. Doğrusu tam bir orospu gibi giyinmişti. Ayrıca, ıssız bir yolda yürürken bulmuştu adam onu. Kamyonuyla ülkeden ülkeye dolaşırken, yol kenarında bekleyen orospulara alışmış olmalıydı. Bunlar yetmiyormuş gibi, kamyona bindikten sonra da, orasını burasını gösterip durmuştu.

Elini uzatıp, paraların arasından bir yüzlük çekti ve küçük çantasına soktu. Sonra da giysisinin üstten iki düğmesini daha açtı. Şimdi yalnız ortadaki bir kaç düğme ilikliydi. Memeleri ise yarı yarıya meydandaydı. Geleceğini bildiği şeyi beklemeye başladı.

Bu arada şoför yolun sağ tarafındaki bir cebi gözüne kestirmişti bile. Biraz da sertçe bir frenle koca kamyonu soktu oraya. Sonra el frenini çekti, motoru durdurdu ve yanıbaşında bitiverdi.

O kocaman, kaba ve sert eller, bir anda her tarafında dolaşmaya başladı. Omuzları, karnı, bacakları okşanıyor, küçük memeleri adamın ellerinin içinde kayboluyordu. Amı alabildiğine sulanmış ve açılmıştı.

Sikilmek istiyordu. Hem de deliler gibi.

image

Şoför amını avuçladığında, bütün vücudu sarsıldı. İyice açtı bacaklarını. Sonra adamın kalın parmağı içine giriverdi. Güçlü bir elektrik akımının beynine gittiği hissetti. Beli geldi.

Bu arada elini uzatmış, kamyona bindiğinden beri aklının takılı kaldığı şeye adeta yapışmıştı. Şoförün taş gibi olmuş siki elindeydi artık. Kaba pantolon kumaşına rağmen onun ateş gibi yandığını hissediyor, büyüklüğüyle adeta büyüleniyordu. Tek istediği, onu bir an önce ve çıplak olarak eline alabilmek, görebilmekti.

Telaşla adamın pantolonunu çözmeye uğraşıyordu. Ama şoför, hiç yardımcı olmuyordu ona. Bütün dikkatini amına ve memelerine vermişti. Sonunda, o aklını başından alan siki ondan uzak tutan pantolonun kemerini çözmeyi, fermuarını indirmeyi başardı. Eli bir anda içeri kayarak, şimdi yakıcı sıcaklığını çok daha iyi hissettiği siki kavrayıp, dışarı çekti.

image

Gözlerine inanmakta zorluk çekiyordu. Şimdiye kadar görmediği büyüklükteydi elindeki sik. En az 27-28 santim olmalıydı. Sünnetliydi ve başı morarıp, çatlayacakmış gibi şişmişti. Tepesindeki delikte beyaz bir damlacık belirmişti. Ağzının sulandığını hissediyordu.

Kendini adamın ellerinden kurtarıp onun kucağına doğru eğildi. Dilini dışarı çıkarıp, damlacığı yaladı önce. Şoförün vücudu sarsılmıştı bu temasla. Sonra ağzını açıp, dudaklarını yapıştırdı, o koca bir mantara benzeyen şeye. Gerçekten ateş gibi yanıyordu.

Başını adamın kucağına doğru bastırmasıyla, sik de ağzına girmeye başladı. Böylesine büyük bir siki ağzına almanın verdiği zevkle başının döndüğünü hissediyordu. Birden patladı şoför. O kocaman sik bir kasılıp bir gevşiyor, tohumlarını ağzının içine fışkırtıyordu. Onun da beli gelmeye başladı.

Tanrım, ağzından sikilirken beli geliyordu.

Tek bir damla kalmayıncaya kadar emdi şoförün sikini. Sertliğinden ve büyüklüğünden hiç bir şey kaybetmemişti. Bırakmak istemiyordu ama, onu kollarından tutup kaldırdı adam. Sonra da eliyle, koltuğun arkasındaki yatağı işaret etti.

Birlikte geçtiler oraya. Son düğmeleri de açıp giysisini çıkarttı. Şimdi ayakkabılarının dışında çırıl çıplaktı. Şoför de ayakkabılarını çıkartmış, pantolonundan kurtulmakla meşguldü. Belden aşağısı çıplak kalınca, sikinin görüntüsü daha da müthişleşmişti.

Yatağı şoför mahallinden ayıran perdeleri kapatıp yanına uzandığında, eli, o aklını başından alan sike yine yapıştı. Aslında, tekrar ağzına istiyordu onu. Bu kocaman siki, tadını çıkara çıkara emmek, yalamak istiyordu. Kımıldamaması için bir eliyle adamın göğsüne bastırıp sikin üstüne eğildi. Ağzı alabildiğine açılıp, o koca mantarı yutuverdi. Gözleri kapalı, emiyor, yalıyordu.

Sonra bir çift kaba elin onu belinden kavradığını hissetti. Şoför onu kolayca kaldırıp üstüne aldı. Kıvırcık saçlı başı, şimdi bacaklarının arasında kalmıştı. Amı susamış bir ağız gibi açılmış, adamın gözlerinin önündeydi artık. İri eller kalçalarını pençe gibi kavradığında, zevkten başı dönmeye başladı. Apış arasını yakan sıcak nefesle çıldıracak gibi olmuştu. Şoför ağzını amına yapıştırıp, dilini içine soktuğunda ise kendini kaybetti. Yine beli geliyordu.

image

Yalnızca amını değil, her yerini yalıyordu adam. Dili, bızırından başlayıp götünün deliğine kadar, her yerinde dolaşıyordu. Sert sakalları, bacaklarının yumuşacık iç taraflarına batıyor ve hafifçe canını acıtıyordu ama, bundan çok hoşlanıyordu.

Bu arada şoför de zevkten uçmuştu tabii. Gezip dolaştığı yerlerde, böyle bir orospu görmemiş olduğu belliydi. Başına talih kuşu konmuştu. Bunun her anından yararlanmak istediği anlaşılıyordu. Kalçalarını yatağın üstünde küçük küçük hareket ettiriyor, sikinin ağzına girip çıkmasına yardımcı oluyordu. Yine çok dayanamayacaktı galiba. Hareketleri hızlanmaya başlamıştı.

Şoförün kalın parmaklarından birinin götünün deliğiyle oynamaya başladığını hissedince, ağzındaki siki daha da hırsla emmeye başladı. Götüyle oynanması, yalanması, sikilmesi, en sevdiği, en zevk aldığı şeylerden biriydi. Yeniden beli gelecekti. Sonra adam parmağını götüne sokuverdi. Neredeyse aynı anda da, ağzının içinde tekrar fışkırtmaya başladı.

Bu kadarı çok fazlaydı doğrusu. Bütün vücudu kasılmıştı. Götünün, içindeki parmağı koparacak gibi sıkıştırdığını, amından akan suların adamın yüzüne gözüne bulaştığını hissediyordu. Ağzındaki sik ise peşpeşe fışkırıyor, gırtlağını erkeklik sıvısıyla dolduruyordu.

Gözleri kararak, bir daha getirdi belini.

Yatağın üstüne devrilip kalmıştı şimdi. Sırtüstü yatıyordu. Bacakları açıktı. Yarı kapalı gözlerle, şoförün dizlerinin üstünde doğrulduğunu gördü. Hala dimdik, hala kocamandı siki. Gelip bacaklarının arasına girdi ve dibinden tuttuğu sikinin başını, amının dudakları arasına soktu. Sonra bacaklarını dizlerinin altından tutup havaya kaldırdı ve karnına doğru bastırdı. Tabak gibi açıktı şimdi onun altında.

Artık sıra sikilmesine gelmişti.

Şoför tek bir harekette dibine kadar soktuğunda, derin bir inilti kaçırdı ağzından. Sanki beynine değmişti sikin ucu. Ellerini saçlarının arasına sokmuş, üstündeki hayvan gibi herifi, hayranlıkla seyrediyordu. Sonra adam onu sikmeye başladı.

Yavaş ve uzun hareketlerle, sikini amına sokuyor, çıkarıyor, tekrar sokuyordu. Amı, tüm benliğinin merkezi haline gelmişti sanki. Bayılacak gibi oluyordu. Hiç tanımadığı, dilini anlamadığı bu adama sikilmek, ona amının en dibini vermek öyle zevkliydi ki. Günlerin, belki de haftaların abazanlığıyla sikiyordu onu. Altında, neredeyse ikiye katlamış, vura vura sikiyordu onu.

Kendini iyice kaptırmış, çığlıklar atmaya başlamıştı. Sikildikçe, daha çok sikilmek istiyordu canı. Şoför her dibine geçirişinde, o kocaman taşakları götüne çarpıyor, aklını başından alıyordu. Yine beli gelecekti. Yatağın üstünde çırpınıyordu. Bütün vücudu sarsılarak, titreyerek geldi beli. Hemen peşinden de bir daha ve bir daha.

Şoför ise onu sikmeyi sürdürüyordu. O kocaman sikini neredeyse en ucuna kadar çıkarıp, sonra tekrar dibine kadar geçirerek sikiyordu artık onu. Durmaya hiç niyeti yokmuş gibiydi. Sikilmek istemişti ve sikiliyordu işte. Hem de ne biçim sikiliyordu.

Sonunda, o aklını başından alan kamyoncu siki amının en dibinde, rahminin ağzında patladığında, çıldıracağını sandı. Karnının içi, bir anda alev alev olmuştu. Hiç bitmeyecekmiş gibi fışkırtıyordu adam. İçine dolan bellerin taştığını, amının dudaklarından sızıp götüne aktığını hissediyordu.

Tekrar beli gelirken, kendinden geçti.

image

Bilincini geri getiren, memelerindeki temas oldu. Yine sırtüstü yatıyordu yatakta. Şoför de yanındaydı ve hafifçe eğilmiş, memelerini yalıyor, emiyordu. Yeni bir sikilme isteğinin içini doldurmasına neden oldu bu. Eli tekrar adamın sikine uzandı. Tanrım, hala inmemişti. Üstelik şimdi am suları ve bellerle ıslanmış, yapış yapış olup, daha iç gıcıklayıcı bir hale gelmişti.

Onu göğsünden itip, sırtüstü yatırdı. Sonra da neredeyse sıçrayarak, üstüne çıktı. Elini götürüp o çıldırtıcı sikini kavradı ve amına dayayıp, üstüne oturuverdi. Hepsini, dibine kadar almıştı yine içine. Ellerini onun göğsüne dayayıp, ayak parmaklarının ucunda yükseldi ve yavaş yavaş oturup kalkmaya başladı. O kocaman sik, şimdi yeniden içine girip çıkmaya başlamıştı. Ama bu sefer kontrol ondaydı.

İnanılmaz bir zevk alıyordu bu hayvan gibi herifle sikişmekten. İçindeki inmek bilmeyen sik için yapamayacağı şey yokmuş gibi geliyordu ona. Kalçaları elinde olmayan hareketlerle dalgalanmaya, çalkalanmaya başlamıştı.

image

Oh tanrım, yine beli geliyordu.

Biraz kendine gelebilmek için, şoförün göğsüne uzandı. Herfin kocaman elleri sırtında geziniyor, okşuyordu. Sonra kalçalarına gitti o pençe gibi eller ve kıçının baştan çıkarıcı yuvarlaklarını okşamaya, mıncıklamaya başladı.

Yeni bir zevk dalgası sardı vücudunu. Tekrar hareketlendi. Kalçalarını oynatıyor, o koca sikin hafif hafif içine girip çıkmasına olanak sağlıyordu. Birden adamın parmağını götünde hissederek titredi. Götü açılıverdi bu temasla. Parmak, yavaşça içine kaydı. Küçük bir çığlık atıp, tekrar getirdi belini.

Sonra şoför onu yavaşça kaldırdı üstünden. Yatağa yüzüstü yatırıp, arkasına geti. Ne geleceğini biliyordu artık. Götünden sikecekti herif. Zevk bulutlarının üstünde bu kadar uçtuğu yetmiyormuş gibi, şimdi de götünden sikilecekti. Kalçalarını havaya kaldırıp, öylece bekledi.

Kamyon şoförü, sikinin koca bir mantar gibi şişmiş başını götünün deliğine daha ilk değdirdiğinde, bir kere daha getirdi belini. Götünün küçük deliği önce sımsıkı kapandı, sonra da, içine girmeye çalışan sikin altında bir çiçek gibi açılıverdi.

Bereket ki, am suları ve bellerle vıcık vıcık ıslanmış, kayganlaşmıştı götü. Yoksa böylesine büyük bir siki içine almasına olanak yoktu. Yine de, yavaş yavaş, milim milim sokabiliyordu adam. O kadar çok istiyordu ki o kocaman sikin dibine kadar götüne girmesini, o daha acele ediyor, kalçalarını arkaya doğru bastırıyordu.

image

Sonunda, şoförün kıllı taşaklarının amının dudaklarına yapıştığını hissetti. İçi sikle dolmuştu şimdi. Götü, kontrol edemediği hareketlerle kapanıp açılıyor, şoförün sikini adeta eziyordu. Yine geliyordu beli.

Sonra adam, götünü sikmeye başladı. Giderek hızlanan hareketlerle, o kocaman sikini götüne sokup çıkarıyor, gözünde şimşekler çakmasına neden oluyordu.

Önce ağzını, sonra amını sikmişti. Şimdi de götünü sikiyordu.

Kocası bütün bunları bilseydi, ne yapardı acaba? Kendi küçük bir odaya kapanıp kitap yazmaya uğraşırken; karısının yol kenarındaki dev bir kamyonun şoför mahallindeki yatakta, hayvana benzeyen kocaman sikli biri tarafından sikildiğini bilse, deli olurdu herhalde.

Gittikçe daha sert sikmeye başlamıştı şoför. Kocaman sikini hırsla götüne sokup çıkarıyor, onu uçuruyordu. Artık belinin gelmesi hiç durmuyordu. Vücudundaki sarsıntıların biri bitmeden öbürü, üstelik daha şiddetle geliyordu.

Yatağa çivilenmiş gibiydi. Tüm iç organları birbirine karışmış gibi bir duyguya kaptırmıştı kendini. Şoförün götünde fışkırtmaya başladığını hissettiğinde bayılacak gibi oldu. Oh tanrım, nasıl da getiriyordu içine. Nasıl da fışkırtıyordu tohumlarını. Yığılıp kalırken, bir daha yürüyüp yürüyemeyeceğini düşünüyordu.

Şoför daha sonra onu kentin girişinde kamyondan indirirken, bacakları titriyordu gerçekten de. Anlatılamayacak kadar mutluydu. İlk gördüğü taksiye işaret edip, arka koltuğa oturdu. Başını yaslayıp kendini bıraktı.

Çabucak geldiler eve. Para vermek için çantasını açtığında, kamyon şoföründen aldığı para geldi eline.

Acaba bir yüzlüğe çok mu ucuza gitmişti,

Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Categories: Uncategorized

Karımla Çapkınlıklarımız (6)

No Comments

Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Karımla Çapkınlıklarımız (6)
WELCOME TO THE HOTEL CALIFORNIA

Sabah çok erken, motorun sesiyle uyandık. Kaptan bağırıp çağırıyor, birşeyler söylüyordu devamlı. Gerine gerine uyandım. Pelin de uyanmıştı ve çok mutlu görünüyordu. Eğilip öptüm onu. O da beni şimdiye kadar hiç olmadığı kadar şehvetle öptü. Balayımızda bile alamamışım böyle bir öpücük ondan. Dün yaşadıklarımızı konuşma gereği duymadık bile. O da ben de mutluyduk zaten. Ben şortu geçirip dışarı çıktım. Biraz sert bir rüzgar vardı ve yelkenler açık süzülüyorduk. Leo etrafta dolaşıyor çalışıyordu ama suratı asık gibiydi biraz. Bir hayli zorlanıyordu yürürken. Ben 10 dakika falan yemiştim en çok ama yetmişti bile. Anlaşılan dün gece çok kötü sikmişti bizden sonra çocuğu. 2 -3 saate kadar varacağımızı söyledi Kaptan. Keyfi yerinde gözüküyordu. Belli ki artık doyuma ulaşmıştı iyice. Sabahın o saatinde içiyordu içkisini gene dümen başında. Kamaraya inip Pelinle konuştum. Üzüldü biraz oğlanın durumuna. Ben onun da rızası olduğunu söylüyordum. Dün çok mutlu görünüyordu Kaptan onu okşarken. Bir ara seslendi Leo’ya. Elinde kahvaltılık birşeyler ile hemen geldi serseri içeri girip. Kolundan tutup üstüne çekti Pelin onu. Çırılçıplaktı yatakta. Oğlan üstüne uzanıp dudaklarına yumuldu hemen. Sonra korkuyla başını kaldırıp Kaptan dedi. Kalkmak istedi. Pelin gülerek bacaklarını sardı beline. “ Dur gitme ya. Burak halleder onu. Kal sen benimle “ diyordu ama anlamıyordu o. Kaptan dedi sonra gene ve yunanca birşeyler söyledi yüzünü ekşitip. Elini kıçına götürdü ve 2 işareti yaptı. Anlaşılan 2 posta anca doyurmuştu azgın köpeği ve perişan etmişti çocuğu. Kalktım ben yataktan. Pelin çok istiyordu. Çıkıp kaptanın yanına gittim.

Biraz konuştum ve Leo’nun karımı sikmesi için izin istedim ondan mahçup bir şekilde. Kahkaha attı duyunca. “ Tamam zaten dün çok acıdı canı. Eğlenmek biraz no problem. Sen yardım edersin. “ derken ne yapacağımı anlatıyordu. Çok birşey yoktu zaten. Arada sırada yelkenleri çeviriyordum o kadar. İçeriden sesler de fena gelmiyordu. Anlaşılan iyi teselli ediyordu çocuğu benimki. 1 saat kadar sonra yunanca birşeyler söyleyip çıktığında yüzü gülüyordu artık Leo’nun. İçeri girdiğimde Pelin de gülümsüyordu. Dudaklarından döl akıyordu. Hemen öptüm onu

– Sabah sabah yemeden duramadın di mi azgın orospu. Nasıldı bari
– Hahaha kıskanma hayatım, ne yapayım çok tatlı çocuk. Salak oğlan, götü çok fena dağılmış ama. Kaptan rahat bıraktı mı seni ?
– Sorma doymuş artık belli ki. Zaten dalgalı deniz çok. Hiç çıkmayalım biz dışarı. Sağı solu belli olmaz o manyağın. Seni de götünden sikmeye falan kalkar alamam da elinden
– Aman yok yaa. Hiç işim olmaz. Biliyor musun Leo da istedi az önce. Parmağını bile soktu ama olmaz dedim. Kaptanı azdırmaktan çekindim ben de açıkçası. Ben az önce doyurdum karnımı. Birşeyler ye sen de hadi
– Gittiğimiz yerde biri oranı da açar bence hayatım. Tam bir swinger klübü anladığım kadarıyla.
– Evet ya çok belli. Duymuştum böyle adaların olduğunu. Zaten Stavris te ona benzer konuştu.
– Di mi hahaha. Ya onun için geldik kaptanla Leo’ya nasip olduk bak görüyor musun ?
– Sen onu bırak ta ucuz bir yer değildir orası. Ne yapacağız ? Kart falan kullanamayız herhalde.
– Deli misin kesin gidiyordur raporlar bizimkilere. Bir gidelim de vardır çaresi

Pelin uyudu sonra biraz. Leo’nun uyarmasıyla çantalarımızı hazırladık. Pelin kısacık bir şort ve göbeğini açıkta bırakan, askılı bir tişört geçirmişti üstüne. Dolgun memeleri belli oluyordu ve sütyen kullanmadığı için uçları çıkmıştı iyice. Ben de şık bir şort ve tişört giydim. Bavuldaki en pahalı markaları giymiştik kabul edilebilmek için. Dışarı çıkarken tekne de iskeleye yanaşıyordu. Ufak bir adaydı. Çok güzel bir kumsalı olan büyükçe bir koyun hemen üstünde otel vardı. Başka da bina falan gözükmuyordu. Tekneden ayrılırken Leo’yla uzun uzun öpüştü Pelin. Kaptan çoktan atlamıştı tekneden. Leo da bavulları çıkarmış koymuştu dışarı. Otelden birileri gelip bavullarımızı aldı ve bizi içeri götürdü.

Etrafta pek kimse yoktu ama tek tük görebildiğimiz herkes çırılçıplaktı. Müdürün odasına girdiğimizde Kaptanla kahkaha atıyorlardı beraber. İngilizce konuştuk müdürle. 45 yaşlarında ufak tefek, çok kibar ve neşeli biriydi. Normalde yer olmadığını, ama Kaptanı kırmak istemediğini söyledi. Kaç gün düşünüyorduk ? 3 gün sorun olmazdı evet. En çok odayı değiştirmek zorunda kalabilirmişiz. Otelin kurallarını konuştu sonra. En önemli kural kesinlikle cep telefonu, tablet, laptop gibi şeylerin yasak olmasıydı. Telefon ihtiyacı olursa otel sağlıyordu bunu. Verdik telefonlarımızı biz de. Bizimkiler çok yazar diye hayatta aramazdı zaten. Gün içinde kontrol etsek yeterliydi. Dğer kural ise otelin büyük bir kısmında giyinik dolaşmak pek hoş karşılanmıyordu. Bazı kısımlarda ise kesin olarak yasaktı. Müdür Türk olduğumuzu duyunca biraz mırın kırın etmiş ancak Kostas uyumlu olduğumuzu söyleyerek kafalamıştı onu sanırım. Ödemeyi nasıl yapacaktık peki ? 3 gün için herşey dahil 2 kişi 6500 euro deyince bir yutkundum haliyle. Kredi kartı karşılardı sorun değildi ama acaba derken müdür rahatlattı bizi. Kart ekstresinde Atina’da bir turizm şirketinin göründüğünü, gizliliğin en önemli prensipleri olduğunu, rahat etmemizi söyledi. Ayrıca otelde başka Türk de olmadığını ve rezervasyon da yapılmadığını söylerken artık vermiştik kararımızı. Kaptan ayrılırken gene sikmek istiyordu Pelini. Kendine çekiyordu kıçını sıkarak. Öyle bir öpüşüyorlarddı ki siki kalkmıştı iyice. Ayrıldık zar zor. Ben bir 200 euro tokaladım kaptana herşey için teşekkür ettim ve kimseye bizi anlatmamasını rica ettim. Giderken o alacaktı bizi zaten gene.

Girişimiz yapıldı ve bizi odamıza çok sempatik bir genç kız çıkardı. 2 katlı 10 kadar bina vardı. Her binada da 4 oda. Odalar büyük, genişti. Yatak herhalde 4 kişiyi rahat alacak kadar büyüktü. Kocaman bir jakuzi vardı banyoda. Oda rahatça dinlenmekten çok rahatça seks yapılması için düzenlenmişti sanki. Odamızı gösteren kız adının Poli olduğunu söyleyerek bir broşür verdi ve okumamızı, sorularımızı cevaplayacağını söyledi. Buna göre plaja mayo ile girmek yasaktı. Animatör eğlencelerinin çoğu da çıplakken yapılıyordu. Otelde sadece belli bölümlerde sex yapmak yasaktı. Lobi, restoran ve birkaç yer sadece. Bilekliklerimiz aynı zamanda cinsel zevklerimizi belli ediyordu. Nasıl bir yere geldik biz diye bakındım Pelin’e. “ aşkım konuş şu kızla ya öğrenelim herşeyi. Basit bir swinger klubünden fazlası var burada sanırım. Baksana otel görevlilerinde kırmızı yaka kartı varsa her türlü zevkinize hazırdır diyor “ derken Pelin de kızı koltuğa oturtup muhabbete başladı. Kızda da yaka kartı kırmızıydı. Pelin’in ingilizcesi çok iyiydi. Ayrıca Almanca da biliyordu

– Canım biz çok yeniyiz. İlk defa geldik buraya ve hatta ilk defa böyle birşey deniyoruz. Yardımcı ol bize sen lütfen
– Ne demek hanımfendi tabii. Ne merak ediyorsanız, ne istiyorsanız biz bütün otel sizin için varız
– Şimdi burası genelde swinger çiftlerin kaldığı bir yer anladığımız kadarıyla. Ve aynı zamanda da nudist değil mi ?
– Evet swinger misafirlerimiz var. Çoğunlukla öyle oluyor ama sırf o değil. Size nasıl anlatsam ki. Burada herşey serbesttir. Otel olarak demiyorum. Misafirlerimiz de o düşüncededir. Yani plaja indiğinizde biri yanınıza gelip sevişmek isteyebilir. Bu biri kadın da olabilir erkek de. Sizi de tercih edebilir eşinizi de. Siz de aynı şekilde tabii.
– Yani siz burada resmen bulduğunuzu götürüyorsunuz öyle mi ? Kanunen falan sakıncası yok mu ? Basılmayalım kız ne biçim otel burası ?
– Hahaha yok yok otel sahipleri gizlidir. Yani biz bile bilmiyoruz kim olduğunu ama burası onlara ait. Yani satın almışlar zamanında bu adayı. O yüzden öyle şeyler hiç düşünmeyin hanımefendi.
– Peki anladım. Mesela kırmızı yaka kartlı çalışanlar diyor
– Evet evet. Mesela ben. İşim tamamen sizinle ilgilenmek. Eğer eşinizin veya sizin canı istiyorsa hemen, hiç sorun değil ( gömleğini açmaya başlamıştı bunu söylerken )
– Haha yok hayatım. Biz eşimle erkekleri tercih ediyoruz genelde. İkimiz de yani. ( Bana baktılar gülerek ve ben biraz utanarak gözlerimi devirdim )
– Çok güzel o zaman otelimizin tadını güzel çıkartırsınız siz. Yalnız misafirlerimiz arasında pek sohbet olmadığı konusunda ve red edilmenin pek hoş karşılanmadığı hakkında sizi uyarmam gerek. Yani geçmişte özellikle çift gelen misafirlerimiz için bu sorun olmuştu.
– Konuşma bile olmuyor direk yatak yani
– Öyle gibi evet. Tabii ki istemediğinizi belirtebilirsiniz. Zaten bilekliklerinizi vereceğim şimdi. Size de ona göre yaklaşırlar. Plajımız otel dışına da açıktır ama çok seçiciyiz gelenler konusunda. Otel dışından olanlara karşı davranışınızı siz bilirsiniz. Ama otel müşterileri arasında özellikle akşamları ve sürekli red olursa bu çok hoş karşılanmaz.
– Tamam canım. Uyumlu ve libidosu yüksek bir çiftiz biz merak etme
– Harikasınız. Şimdi cinsel zevkinize göre bileklik vereyim

Burada kapsamlı bir anket yaptı ikimize de. Ve sonunda bana üzerinde ağaçkakan amblemi olan pembe bir bileklik düşerken Pelin de biraz kalınca kırmızı bir bileklik taktı. Poli telefon etti odadan ve 10 dakika kadar sonra kısa bir şort ve atlet giymiş, 1.90 boylarında, sarışın, 25 yaşlarında, çok sportif, iri yarı bir genç yanımıza gelirken o da ayrıldı. Alexmiş adı ve bizim özel oda servisimizmiş. Onu görünce ikimiz de gülmeye başladık Pelinle ve acaba hiç çıkmasak mı dışarı dedik. Sonra o da bize yardımcı oldu. Restoran, bar, masaj salonu ve klüpler hakkında bilgi verdi. Pelinden çok ben içine düşmüştüm Alex’in aslında ama dışarıyı da çok merak ettiğimiz için yolladık onu. İkimiz de soyunduk sonra. İç temizliğimi yaptım iyice. Kremledim vücüdumu. Pelin de banyoya girdi ve tekneden kalan son izleri ( Leo’nun dölleri ) temizledi içinden. Hazır gibiydik. Ufak plaj çantasına güneş kremi, jel, prezervatif koyduk. Odada herşey vardı zaten. Yaklaşık 20 çeşit prezervatif vardı. Tırtıklı, geciktiricili, extra büyük vs. Sex oyuncakları da vardı. Kıçımı bir daha kontrol etti Pelin sonra. Kaptandan sonra açılmış, biraz morarmıştı ama iyi durumda gözüküyordu gene. Kremleyip yumuşattıktan sonra bir öpücük kondurdu.

Elinden tuttum karımı ve elimizde 2 plaj havlusu, ufak çanta ile çıktık odadan çırılçıplak. Ne olur ne olmaz diye broşürü de almıştım yanıma.

Plaj yolunda önümüzde 45 yaşlarında bir çift yürüyordu. İkisinde de mavi bileklik vardı. Hemen baktım broşüre. Bu ikisinin de hetero olduğunu ve ayrı olarak takılmak istediklerini gösteriyordu. Plaj taşlıktı. Minderler ve şemsiyeler güzel bir şekilde yerleştirilmişti. Çok yakın değil ama görülebilecek kadar yakın. Şemsiyenin altında ki ufak bir kutuda prezervatif ve kayganlaştırıcılar vardı. Biz uzanırken yanımızdan 50 yaşlarında biri geçti. Kırmızı bir bilekliği vardı. Her yola açık olduğu anlamına geliyodu bu. Ufak ama kalınca siki önünde sallanıyordu. Bize gülümseyerek selam verip devam etti yoluna. Henüz sabahın erken saatlerinde boştu plaj. Alex yanımıza geldi bir süre sonra. İçecek birşeyler getirmişti. Siki muazzam görünüyordu ve çok sempatik, güleryüzlüydü. Genelde olgun kişilerin olduğunu, çok sıkılmamazı, istemediğimizi zaten onların da anlayacağını anlatıyordu bize. Ayrıca otelin Dungeon bölümünden ve BDSM’lerden uzak durmamızı da söyledi. Fransızdı Alex. Biraz yanımızda kalmasını rica ettim. Hemen uzandı yanımıza o da. Biraz ona hayatımızdan bahsettik. Nasıl baskı altında olduğumuzu, bu tatili nasıl beklediğimizi falan anlattık. Kaptanı tanıyormuş o da. Müdürün tokmakçısı olduğunu anlattı biraz üstü kapalı bir şekilde. İkimizi de nasıl siktiğini anlatırken güldük bayaa. Konuştukça gevşiyor, etrafı izleyerek eğleniyorduk. 1 saate kadar plaj da dolmaya başlamıştı. Hatta ufak ufak hareketlenmeler de başlamıştı. Poli de oralardaydı ve biraz uzağımıza biriyle sevişiyordu. Bir kadın olduğunu fark ettik. Pelin’in eli Alex’in göğüslerinde dolaşıyordu yavaş yavaş. Odaya mı gitsek yaa falan demeye başlamıştı gülerek. Alex ne gerek var ki derken öpmeye başladı dudaklarını. Hiç öyle saldırma yoktu. Gayet kibar ve ölçülüydü. Pelin’in böyle bir koca hak ettiğini düşünmeye başlamıştım. Siki de sertleşiyordu yavaş yavaş onu öpüp okşamaya başlarken. Bir süre sonra durdu. Bize gülerek “ ben her zaman emrinizdeyim ama bence otelde kalanlarla eğlenirseniz daha iyi olur, yanımızdaki çifti tanıyorum. Çok açık fikirli, neşeli insanlardır mesela. Ayrıca şu yaklaşan tekne plaja dışarıdan da misafir getiriyor ve eminim ki sizi isteyecek bir sürü insan taşıyordur. Lütfen keyfinize bakın. Ben buralardayım hep “ deyip kalkarak gitti. Biraz bozulmuştuk aslında ama sonra konuşurken onun haklı olduğuna karar verdik. O hep vardı sonuçta. Bakalım bu otel bize neler getirecekti ?

Saat 12’ye doğru plaj dolmuştu iyice. Ve dışarıdan bir tekne gelip 10 kişiyi getirmişti plaja. Dışarıdan gelen 30 yaşlarında sakallı, esmer, kel bir adam hemen yanımıza uzanmıştı. Pelin’in hoşuna gitmişti. Ben de hoşlanmıştım ama ama bilekliğini göremediğim için tedirgindim biraz. Pelinle de anlaşmıştık bir konuda. Beraber istiyorduk ne olacaksa. Bir adam olabilirdi, 2 hatta 3 kişi de olabilirdi ama birbirimizi görecektik ve beraber sevişecektik. Pelin çok hevesliydi ve herşeyi denemek istiyordu. Bir kadınla bile yapabileceğini söylüyordu. Karı koca birbirimizi yanyana aynı adama siktirdikten sonra artık kafamızda hiçbir sınır kalmamıştı zaten. Eh bu konuyu çözdükten sonrası kolaydı.

– Aşkım fark ettin mi tekneden de çıplak indi herkes. Orada da mı yasak acaba ya.
– Ay Burak ben anlamadım valla. Şuna bak çatır çatır sikişmeye başladılar herkesin ortasında. Off canım çekti ya. Bence teknede bile başlıyorlardır ufaktan.
– Sorayım mı şu adama. Baksana nasıl dikelmeye başladı siki. 2 saattir seni kesiyor zaten
– Hihihihi evet ya. Bence benden çok seni kesiyor ama. Ayarlasana o adamı hadi. Bakalım ne tepki verecek sana
– Burada mı yapacağız ?
– Ne varmış ki herkes tuttuğunu götürüyor zaten baksana

Haklıydı. Az önce Alex’in bahsettiği çift bir erkeği aralarına almış, büyük bir arzuyla sevişiyorlardı. Hemen önümüzde 45 yaşlarında 2 çift karılarını değiştirmişlerdi bile. bu kadar boş durunca biri gelirdi mutlaka yanımızda. İlk hamleyi bizim yapmamız daha iyiydi belki.

Adama yaklaşıp merhaba dedim hemen. O da dönüp merhaba dedi gülümseyerek. Az önce merak ettiğimiz şeyi sordum ona. Hayır, tekneye çıplak binmiyorlarmış ama yaklaştıkça herkes soyunmaya başlıyormuş zaten. Ve evet teknede de yapan kişiler oluyormuş. İyice yaklaşmıştık birbirimize. Hemen kalkıp yanımıza geldi o da. Hımm bilekliği kırmızıydı. Ama üstünde 2 tane gümüş toka vardı. Anlamamıştım bunu. Bir bira verdim ona da sorarken. Otelin de devamlı müşterilerdenmiş normalde. İşleri dolayısıyla ve yer olmadığı için günübirlik gelmiş sadece. O yüzden bu bileklik ile bazı imkanlardan yararlanabiliyormuş. Tanıştık hemen. Jordan yahudi ve bisexuelmiş. Genelde İngilterede olurmuş ama çok geziyormuş işi dolayısıyla. Bizim Türk olduğumuzu duyunca şaşırdı biraz. Biz de ona anlattık kendimizi biraz. Sohbetin nereye gittiği belli olmaya başlamıştı. Pelin zaten sokulmuştu ona iyice ama Jordan’ın gözü bendeydi sanki. Konuşurken sürekli yüzüme, hatta dudaklarıma bakıyordu. Biraz doğruldu ve çok rahat bir şekilde, sanki işlerden konuşuyormuş gibi tamamen pasif olup olmadığımı sordu. Pelin kıkırdamaktan kendini alamamıştı bunu duyunca. Ben biraz sitemli baktım ona ve sorusunu cevapladım. O da Peline dönüp kocan çok tatlı, öpebilir miyim deyince önce ikimiz sonra hepimiz bastık kahkahayı. Ama o ciddiydi bayaa ve yapıştı dudaklarıma birden. Mmmm muhteşem öpüşüyordu. Kaptanın zedelercesine ısırmalarından sonra çok daha iyi gelmişti bu. Uzunca bir öptü beni. Sonra bir daha, sonunda dayanamadık ve mindere uzandık öpüşürken. Elleri okşuyordu her yerimi. Siki kalkmaya başlamıştı. Pelin’e döndü ve beni kocan için hazırlar mısın hayatım dedi çapkınca. Pelin uzandığı yerden başını Jordan’ın bacaklarının arasına koydu ve biz öpüşürken onu yalamaya başladı. “ ohhh çok güzel Pelin “ derken iyice üstüme çıkmaya başladı. Kulağıma eğilip “ karın fena değil ama bence sen çok daha güzel yaparsın bunu” derken eli kalçalarımın arasına girmiş ve hafifçe parmağını sokmuştu. Sarıldım ona iyice. Biraz başımı çevirdiğimde bizi seyreden iki kişiyi gördüm. Öbür tarafta da yaşlıca bir çift bize bakıyordu.

O an ki durumumuz bizi adeta plajın gözde çifti yapmıştı. Kocası bir adamın altındayken, karısı da adamın sikini iyice kaldırıyordu. Adam ne zaman sokacak diye merakla bakıyorlardı bize. Rahatsız olmuştum biraz. Jordan’a da söyledim bunu. “ İşin zevki burada. Bırak bana kendini hadi. 2 saate kadar zaten burası iyice ısınır. Bırak da ilk ateşi biz yakalım “ derken parmağını iyice soktu içime. Ohhhhhhh inlemekten alamamıştım kendimi. Ters çevirdi beni yüzüstü yatarken deliğimi yalamaya başladı. 2 dudak hissediyordum deliğimde. Anlaşılan Pelin’de yardımcı oluyordu ona kocasını hazırlamak için. Dili içime girip çıktıkça inlemeye başlamıştım. Yattığım yerden görebildiğim kadarıyla haklıydı çok. Bir hayli insan sikişmeye başlamıştı çoktan. Kaldırdım kalçalarımı. İyice ağzına yasladım. Köpek gibi doyumsuzca yalıyordu. Belimden tutup kaldırdı hafif dizlerimin üstünde. Pelin ona kayganlaştırıcıyı ve prezervatifi uzattı. Öpüşmelerini duyabiliyordum arkamda. Deliğimin üstünde hissettim o an. Tam sertleşmiş olarak görememiştim sikini. Ama sanki çok büyük birşey değildi. Kremlediği parmağını sokup çıkardıktan sonra birden girmeye başladı içime. Yavaş yavaş sokarken durdu ve aniden kökleyiverdi ve ben de bastım çığlığı. Ohhh hızlı hızlı sikiyordu götümü. Yaklaşık 80 kişinin ortasında siktiriyordum kendimi inleye inleye. Gözlerimi kapamak zorunda kaldım biraz. Zaten aldığım zevkten dolayı da bunu yapmak işime gelmişti. Ohhhhhhhhh çok güzel sikiyordu ama bu adam. İçimde zevk aldığım noktaları çok iyi biliyor ve sürekli oraya bastırıyordu sikini. Üzerime uzandı iyice. Köküne kadar girip çıkıyordu. İnlemeye başlamıştı o da. Soktu birden hepsini ve bekledi. Sanki biri elektrik vermişti. Öylesine titredim zevkten ve bir daha çıkartıp sokarken boşalmaya başladım yattığım yerde. İyice gömmüştü içime boşalmamı beklerken. “ Ohhhh aslında ağzına patlamak isterdim ama çok alışık değilsiniz siz sanırım. Umarım gene görüşürüz sizinle “ derken boşalmaya başladı içime. Prezervatife rağmen döllerini hissediyordum. Çıktı bir süre sonra beni öyle bırakıp. Son bir öpücük aldı ve minderine geçti uzanarak.

Kendime gelmem uzun sürmüştü biraz. Doğrulduğumda Pelin’i gördüm. Çok uzaklaşmamıştı. Denize girmek istemişti sanırım ama orada birine denk gelmişti o da. 40 yaşlarında biriyle vahşice öpüşüyordu. Sonra biri daha geldi yanlarına. O da sarıldı ve onunla da öpüşmeye başladı. İki adamın da siki direk gibiydi önünde. Buldukları ilk boş mindere yatırdılar karımı ve biri sikerken öbürü de ağzına vemeye başladı. Jordana baktım o sırada ama yoktu. Uzandım öylece mindere ve Pelin’i izlemeye başladım. Hemen arkamdaki minderden bir çığlık sesi geldi. Yavaşça başımı çevirdiğimde göbekli 50-0 yaşlarında kır saçlı bir zencinin bir kadını götünden siktiğini gördüm. Pelin de inliyordu 2 adamın kollarında. Gerçekten çok ateşliydi. İki adamı da idare ediyordu aynı anda ve ikisinin de işini çabucak bitireceğe benziyordu. Gerçekten de bir süre sonra biri ağzına boşalmıştı bile. öbür adam da içinden çıkmış ve ağzına sokmuştu. Yanıma geldiğinde dudaklarından boynuna kadar akıyordu döller. Hemen öpüşmeye başladık. Müzik sesi de iyice yükselmeye başlarken plajda da inlemeler artıyordu. Yanyana uzandık ve birbirimize baktık gülümseyerek.

Daha 1 sene olmamıştı ki Pelin ağlayarak artık dayanamadığını ve sex istediğini anlatıyordu bana. Sırf bugün 3 kişi sikmişti onu ama. Bunu hatırlattığımda güldü o da.

( gelecek bölüm: Karımla Delirmeceler )

Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Categories: Uncategorized

Yengemle ateşli Sex hayatımız

No Comments

Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Yengemle ateşli Sex hayatımız
Merhaba arkadaşlar ben adem anlatacaklarım tamamen gerçek yaşanmış ve devam eden sex ilişkimizdir yengemle beraber yengem gülsüm23 ben ise 21 üniversite yıllarından tanıyorum yengemi çok güzel bir kızdı
Yengemle aynı üniversitede aynı mahalledeydik benden bir yıl ondeydi çok güzel ve kaşar bir kızdı erkek arkadaşını tanıyordum bazen anlatırdı onu ilişkiye girdiği anal sex isteği olduğunu anlatirdi bende ona daha cok hayran oluyordum .Bütün erkekleri peşinde koşturuyor du çok yaklaşmaya çalıştım yüz vermemişti ozamanlar arkadaş seviyesinden ileri gidemiyordum onunla birlikte olan arkadaşım onun anlattıklarını nefes almadan dinliyordum tambir sex tanricasiydi benim için ne olduysa üniversiteyi terk etti ailesi almıştı sanırım mahalede görüştüğümüzde selamlaşıyor duk neyse esas meseleye gecelim.
Babamin kucuk bir elektrik-elektronik mağaza ve servisi var bilgisayar güvenlik sistemi onun yaninda zamanımız olunca yardim ediyor birşeyler öğreniyordum Benden iki yaş büyük abim var gemilerde teknisyen güzel para alıyor tek kötü tarafı gittiğinde bir ay gelmiyor du oda biraz para biriktirip kendi işyeri açmak istiyor du annem bir an önce evlenmesini istiyor baskı yapıyordu annem sürekli gelin adayları buluyor abim istemiyordu annemin son adayı gülsüm yengemdi abim resmini gördü dışarda da birkaç kez görmüştü ikna oldu ben annemi uyarmaya çalıştım nasıl biri olduğunu anlatmaya çalıştım annem kızdı bana sakın abine söz etme bunlardan bu devirde böyle güzel kızı nasıl bulacaksın bütün gençler yapıyor iyi kötü şeyleri artık evlenince biter hepsi dedi beni susturmuştu ilk kızdım sonra sikmek istediğim kız yengem olacaktı daha yakın olacaktım benimde kafama yattı, istemeye gittiler onlarda hemen ikna oldu abimin işi geliri cazip gelmişti sanırım düğün falan 6 ay içinde oldu üst kattaki daireyi abime verdi gece olunca evlerine çıkıyorlardı kahvaltı dahil bize geliyorlardı annemde böyle olsun istemişti hep zaten

Abim iş için bir ay gidiyor bazen bir iki hafta daha uzuyordu bu zamanda yengem bizde olduğundan ona yakınlaşıp sohbet etme fırsatı buluyordum .Abim yengem icin leptop ayarlamami istedi yabanci diziler filmlere bakmasi icin bende istedigi herseyi ayarlayip birtane leptop ayarladim isyerinden bakiyor surekli sorular soruyor du nasil oluyor falan diye ister istemez yakinlasip sohbet koyulasiyor bana güvenmesini sagliyordum cunki erotik porno filmler aratıp baktığını internet geçmişinden görebiliyordum bu yerlere girdiğinde nasıl silindigini gosterdim biraz utandi ama normal birseygibi karsilayip anlattikca oda sakinleri ve normale döndü ve bana sir bunlar dedi bende merak etme hersey aramizda dedim yengem bana tesekur etti leptop aldı gitti .
Benim kafamda bazı pilanlar uyanmaya başladı sipariş verdiğimiz bilgisayar ve güvenlik kamera sistemleri satan japon internet sayfasında gördüğüm casus gizli kamara sistemini sipariş verdim arkadaşımın adresini yazdım oraya geldi bizimkiler evde yokken abimlerin daireye çıktım yatak odasına iki tane ve banyo oturma odasına gizli bir şekilde montaj yaptım aydinlatma sistemlerinin yanına belli olmuyordu kendimle gurur duymuştum hemen aşağı bizim daireye indim odamda bilgisayar la bağlantıyı kurdum hd kalitesinde görüntü süper işliyordu o günden sonra yengemi izlemeye başladım.O gunden sonra izlediklerim beni azdiriyordu yatakta kendini okşarken mustarbasyon yaparken onu izlerken bende boşalıyordum aynı programı cep telime indirdim günün her saati onu izliyordum abim geldiginde evdeki sex hayatları beni deli ediyordu yengemi daha çok arzulamaya başladım .
Abim herzamanki gibi gitmişti 4 hafta gelmeyecekti bu sefer açılıp birşeyler yapmak istiyordum yengeme karşı açılmak daha çok samimi olmak istiyordum tabi annem babam çakmamalıydı. Yengem mutfak tayken onun yanına gidiyordum yakınlaşıyor sıkımı kalçalarına sürtüyordum oda hiç rahatsız olmuyordu bana surekli telefonla mesgulsun nevar bukadar onemli dedi bendaha cevap vermeden o sirada yengem elimden telefonu aldi kacti benim odama gitmisti arkasindan kostum telefonu saklamis yuzu koyun yatmisti ellerini actim cektim yoktu uzerinde kot pantolon tişört vardı bende bu fırsat deyip telefonu arargibi yapıp elliyordum her yerini yengem bulamazsın ne yaparsan yap dedi yüzü koyon yatmış vaziyette telefonu sakliyor inat edip telefonumda nevar ne yok bakacakti bende uzerine uzanip bacaklarinin arasina gecip kalkan sikimi kalcalarinin arasina yerlestirdim ileri geri yapip kalcalarini eziyor bir elimlede gogsunu falan oksuyor telefonu bulmaya calisiyordum oda anlamis niyetimin kotu oldugunu ama vaz gecmiyor du telefonumda gizli kamaradaki kayirtlardan bazilari vardi gorurse rezil olurum korkusu biryandan beni terletmisti telefonu zorla aldim kalktim uzerinden kalkan sikim cadir kurmus onum kabarikti yengeminde gozu sikimdeydi bana hani aramizda hersey sirdi neden baktirmiyorsun teline kiz meselesimi baska birseylermi var dedi .
Bende kız meselesi deyil başka şeylerden dolayı zamanı gelince bakarsın dedim oda şimdi goster dedi israr etsede vermedim teli uzerimizi duzeltip o mutfaga ben iceri annemgilin yanina gittim ogun aksam yemeginden sonra ben balkona cikar sigara icer biraz oturur odama gecerdim babam annem cayini icer erken yatarlar genelde yengemde onlar yatarken çıkardı odasına o gun biraz oyalandi yanıma geldi bizimkiler yatınca yanan sigaradan iki sefer çekti hadi anlat neymiş bakalım dedi
Ben anlamazlıktan gelip neyi falan dedim oda hadi hadi biliyorsun sen dedi sen benim bir sırrımı biliyorsun laptop da bazı sayfaları gördün sildin dedi .
Bende o sır deyil gayet normal birşey dedim .Hadi aramızda sır söz meraktan çalıtma sen birşeyler saklıyorsun telinde dedi bende düşündüm içimden bu iyibir fırsat acılayım tam zamanı başladım anlatmaya bir sigara ona yaktım verdim birtanede kendime kısık sesle başladım
Yenge anlatacaklarım aramızda gizli kalcak sözmu dedim?
Oda tabiki güven bana dedi
Başladım anlatmaya üniversite de seni tanıyor dum ve yaptıklarını takip ediyor erkek arkadaşın vardiya onunla arkadaştım o bana herşeyi anlattı dedim .
Tedirgin oldu korktu utandı bir anda ben sakin ol dinle beni dedim senin nasıl seviştiğini herşeyi biliyordum o yıllarda dedim
Bundan başka kimin haberi var dedi kimseye söylemedim korkma dedim
O günlerde sana ilgim oldu ama sen hiç oralı olmadın bizimkilerde abime görücü usulu isteyince sevindim kimseye birşey de

Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Categories: Uncategorized

teyzemele çılgınca sevişmemiz

No Comments

Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

teyzemele çılgınca sevişmemiz
Merhaba konuya nasıl başlamalıyım bilmiyorum .Yıllar önceydi teyzeme olan ilgin artık tahammül edilebilir olmaktan çıkmıştı.teyzem 32 yaşındaydı.o dönemler ergenliğinde verdiği azgınlıkta vardı bende .Elime sikime attığım her an teyzemi hayal eder olmuştum.Göğüsleri harikaydı konuşurken duymuştum 95 bedenden daha büyük olduğunu söylemişti.Kalçaları inanılmazdı ama asıl beni etkileyen göğüsleriydi.Her fırsatta firikiklerini yakalamaya çalışırdım.Teyzem hamile kalmış karnı büyümeye başlamıştı.Doğal olarak göğüsleride dahada büyüyordu artık bişeyler yapmlıydım onlara dokunmamak için kendimi zor tutuyordum.
Teyzemle oldukça samimiydi oturur sohbet ederdik her zaman yakışıklı olduğumu kız arkadaşlarının ne kadar şanslı oolduuğunu söylerdi .Teyzemlerin evine yakın bir işim vardı erken bitti bende teyzeme uğradım.Zili çaldım teyzem beni görünce çok sevindi.üzerinde hırka vardı.altında etek içerisi sıcaktı zil çalınca hırkayı giydim yabancıdır diye dedi teyzem sonrada çıkardı .Hırkasını çıkardığında askılı bir bady vardı ve göğüsleri o kadar büyük görünüyorduki inanılmazdı .Teyzem rahat biridir yiğit sen rahatına bak ben bişeyler hazırlıyım dedi ve gitti ama sikim taş gibi olmuştu çoktan .
Teyzem bir süre sonra içeriye girdi ee anlat bakalım neler yapıyosun dedi. bende işim vardı sana yakın bir yerdeydi senide göriyim dedim gelmişken dedim .iyi yapmışsın benimde canım sıkılıyordu neyse teyzem her zamanki gibi nasıl kkızlarla aran diye soruyordu bende iyi değil şu sıralar dedim aa neden dedi acıtasyon yapmaya başladım bende .üzülme canım ya dedi yanıma geldi başımı göğsüne koydurup sarıldı o hayal ettiğim harika göğüslere başımı koymuştum çok heyecanlanmıştım.sikim patlamak üzereydi.teyzem açık sözlüdür senin gibi yakışıklıyı nasıl yalnız bırakıyorlar ya dedi keşke teyzen olmasam seni mutlu etmek için herşeyi yapardım bulmuşum böle yakışıklıyı kaçırırmıyım dedi.ben artık teyzemin söylediklerinden cesaret alarak devam ediyordum.Sende çok güzel bir kadınsın hatta harikasın teyzem olmasan sana dayanamazdım inan dedim . kahkahayı bastı teyzem. baksen ne olurdu dedi harika bir kadınsın teyze sana dokunmadan durmak mümkün olamazki .hımm dedi kıymetini bilmeyen eniştene söyle dedi oda tık yok dedi hamile kaldıktan sonra . eniştem elindekinin kıymetini bilmiyor demekki dedim teyzemin çok hoşuna gitti sonra gözü sikime takıldı ne o dedi uyanmış bende başımı yere eğdim utanıyormuş gibi yaptım .aa neden utanıyorsun cnm ya dedi . doğal bişey bu ama neden uayndı o dedi bende utana sıkıla senin için dedim.teyzem kahkahayı bastı yine baksen etkilendimi benim yakışıklı yiğenim , bende evet dedim .ee ne yapacaksın şimdi nasıl inecek o dedi.bende bilmem dedim .biraz bekledi ve bak canım eğer aramızda sır oolarak kalırsa sana yardımcı olabilirim dedim bende tamam dedim.sonra teyzem anlatmaya başladı . eniştemin onunla ilgilenmediğini ayda bir kez seviştiklrrini onunda çok kısa sürdüğünü söyledi.
sonra yaklaştı bak seninki artık pantolununu yırtacak çıkartalım artık onu dışarı dedi ve farmuarımı açtı ve boxer üstünden okşamaya başladı .ilk dokunduğunda vaovv büyük galiba dedi.bende çıkar gör dedim .biraz okşadı ve sonra boxer çıkardı cnm ya bu ne dedi kocaman bu . kaç cm diye sordu bende 24 dedim of hariak ya dedi.sonra başımı emmeye başladı o kadar iştahlı emiyordu inanılmazdı .bende çok geç boşalırım normalde teyzem o kadar güzel emiyorduki ama boşalmamalıydım.ağzına alabildiği kadarını almaya çalışıyordu arada ağzından çıkardım gövdesini yalıyordu.sonra ayağa kalktıve kucağıma oturdu .üzerindeki bady çıkardı ve o harika göğüsleri artık gözümün önümde ve beni bekliyordu.dudaklarımız birleşti ve birbirimizi parçalamak istermiş gibiydik .arada dilimi emdiriyordum .uzun uzun öpüştük tabi ellerim boş durmuyordu göğüslerini okşuyordum yavaş yaval boynuna geçtim dilimi boynunda gezdiyor kulakmemesine dorğu emiyordum arada kulak memesinide emiyordum teyzem aldığı zevkten kendinden geçmiş inliyordu sonra boynunun diğer tarafına geçtimdakikalarca emdim yaladım yavaş yavaş göğüslerine inmeye başladım .ellerimle kavradım ve önce süteyenininden taşan kısımlarında dilimi gezdirmeye başladım sonra öpückler konruyordum emiyordum bi süre sonra sütyeninin kopçasını açtım göğüslerinin uçları hayal ettiğimden daha güzeldi önce uçlarında daire çizerek dilimi gezdiyordum sonra içime çekmeye başladım alabildiğim kadarını ağza alıp emiyordum arada ısırıklar konduruyordum .teyzem çıldırmıştı artık benimde dayanacak gücüm kalmamıştı ama doyamıyordum göğüslerini emmeye yalamaya teyzemle yatak odasına geçtik sırt üstü yatırdım bende bacaklarının arasına girerek göğüslerini biraz daha emdim steyzem artık başımı aşağıya bastırıyordu .çığlık artıyordu sik beni artık diye bende emerek aşağıya endim dilimi tüm bedeninde hissetmesini istiyordum.sıra o muhteşem amına gelmişti önce küçük küçük öpücükler kondurdum sonra amının dudaklarıyla öpüşmeye başladım çılgınca öpüyordum amının dudaklarını içime çekiyordum o kadar sulanmıştıki bitmiyordu birtürlü sıvısı amının dudaklarını elllerimle ayırdım ve dilime içine girip çıkmaya başladım .dilimle skiyordum teyzemi artık teyzem defalarca orgazm oluyordu ne olur yalvarıyorum artık sik beni çıldırmak üzereyim dedi . bacak arsınadan yukarı doğru çektim kendimi sikimi ağzına verdim tekrar sonra aşağıya indim sikimi dibinden kavrayıp teyzemin amına yerleştimeye başladım yavaş yavaş giriyordum yarısı girmişti teyzem çığlık çığlığaydı erkeğim benim kocamsın bundan sonra diye bağırıyordu bende bişrden kökledim dibine kadar teyzem öle bir çığlık attıki hala kulağımda çınlıyor .sert sert diplemeye başladım .yaklaşık bir saate yakın teyzemi her ppzisyonda yarağa doyurduum.sonra uzandık teyzem harikaydın ilk defa yaptım sanki ve çok büyük sikin var dedi. istersen her zaman senin olabilir dedim bende . sevindi ve çok istiyorum herf zaman benim olsun dedi.şimdi her fırsatta yapıyoruz.
OLGUN VE CİDDİ BAYANLAR VE ÇİFTLER GİZLİK ÖN PLANDA OLMAK KAYDIYLA GRUP DEYENEBİLİRİZ.mail atabilir yada msn ekleyebilirsiniz. [email protected]

Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Categories: Uncategorized

The Srirangam Connection Ch. 05

No Comments

Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Double Penetration

We decided to record Janaki’s husbands’ relationship with his colleague. This would help in getting mutual divorce very quickly. We spoke over phone about this and made a plan. His name was X. X was also a Brahmin like Janaki. Though he was Brahmin, still he had physical relationship with another woman who worked with him in his office and that lady was not a Brahmin. Her name was Y. So we set the plan over a period of one month. We decided not to make love until her husband’s relationship is recorded. Both of us wanted to make love, but postponing the love making would ignite the fire in us to make evidence for the divorce. We planned such a way that Janaki told her husband that she was going to Kerala for two days to attend the wedding of her friend’s brother and then visit her relatives in Chennai. She would go on Friday morning and return only by Monday early morning. We expected Mr X to have physical relationship with Mrs Y at their home.

We set up camera that runs on battery. The whole house was under surveillance including bedroom and living room. Also motion sensor cameras were installed in bedroom and living room to take pictures. Having set all these Janaki set out to Kerala to attend her friend’s brother marriage and then went to Chennai to meet her relatives. She would constantly call me to inform me about her journey status and would say that she loved me.

She returned back on Monday morning. She said to her husband that she was tired and that she was on leave to her office. As soon as her husband left, she removed all camera by herself. We learned how to set and remove camera from internet. That paid off. She called Ümraniye Escort me after sometime and said “Mission accomplished.” I went to srirangam and in disguise went to her home and collected the camera and left immediately. After returning from office at night, I turned my laptop on and connected the camera to the laptop. I copied all videos from the camera and started going through them.

Mrs Y came to Mr X home at Saturday night. She was wearing a green salwar She was actually very beautiful. Now I understood why Mr X had an affair with Mrs. Y. She was lean by healthy. She was milky white. She had long hair that hung down till her thighs. She had big boobs though she was lean. They were very curvy. Her whole body was well carved and curved. She had average shoulder breadth. Her first curves expanded out through her boobs. Her carved caved in on her hips. Further her curves expanded out through her butts and then in contracted down her thighs. Her eyes were sharp and lined with colors. She had cute smile. No doubt she was very beautiful and prettier than Janaki. There was no doubt why Mr X cheated Janaki.

All these while Janaki never said how Mrs Y looked. I thought how one woman will complement another woman? Mrs Y was something like South Indian actress Kajal Agarwal. I had an instant erection and my heart began beating faster seeing her. Mr X cant be faulted. Any man would lose control seeing such a gorgeous woman.

As I watched the video, X and Y entered the house. She had bought food parcel and some soft drinks or may be wine. They had food first in the dining room. Then they drank wine and were talking İstanbul Escort for very long time. She came at around 9pm and they talked till around 11.30pm. At around 12 pm they went to bedroom.

They did undressed as soon as they entered. It was a marvelous sight. She was indeed a sex bomb. Her big juicy melon hung on her breast. As she walked towards the bed, it was swaying left and right like leaf swaying in the wind. That sight itself will give sexual peak for many. My penis started leaking wet by seeing this itself. She sat on the bed while X was lying on his back. She gave him a handsome hand job to start with. I was expecting a blow job and boobs job from her. But nothing of that sort happened. As soon as this was over, she started lying down near him and he got up. I was excited to see him sucking and licking her boobs and vagina. Instead he got up, wore a condom and used lubricant oil on her vagina. He inserted his penis directly into her vagina in missionary position. He was on top of her. He gave few thrusts into her vagina and she was blowing air out of her mouth. After few strikes into her vagina, he felt tired. Now she got over him in cowgirl style and was striking into his penis. Her big boobs bounced and she was holding hands behind her head. I felt that Mr X was really lucky to have sexual relationship with her. I almost cummed seeing her having sex with X. She stopped after a while and changed the direction. Now it was reverse cow girl style. Seeing his penis going in and out of her vagina and her ass bouncing, he was excited and I was more excited. After a few stroke she had her orgasms. Then she Anadolu Yakası Escort got up and gave him a hand job till he reached his climax.

Although it was nice and even superb, what I noted and understood from their relationship was that Mrs Y must have approached Mr X for sexual relationship. She seems to be dominating in sex. Janaki must have not been satisfied by her husband Mr.X as he is not that active on bed. Moreover he doesn’t lick and suck boobs and vagina. Foreplay is very important during sex. It turns one’s partner from passive to active sex partner. Also he uses condom due to which Janaki seems to be not satisfied.

I didn’t delve much on the video. I loved Janaki for many years. Now she too loves me. We decided to get married and wished to stay true to her and marry her. So collected all evidence and informed Janaki that all is good and we can proceed to file the divorce case. She placed evidence before Mr. X and demanded speedy mutual divorce. Mr X finally agreed for divorce. He signed the paper and now divorce was filed before the family court. It was almost two and a half months since me and janaki made love. We were mad on each other that we couldn’t resist. We moved from lust and sex to love making. That showed the depth of our relationship and love.

Once the case was filed before the family court, she called me and informed me. She said thanks many times.

I said that I didn’t want her thanks.

She asked me what else she wanted.

I said I wanted her and her alone.

She asked me what my next wish was.

I said that I will tell her, but she must agree to it.

She didn’t think even for a second because of her trust on me.

She asked me to make the wish.

I said that I wanted to make love with her in open air on full moon day and see stars and moon during our private moments.

There was a silence from her side.

TO be continued.

Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Categories: Uncategorized
istanbul travesti istanbul travesti istanbul travesti ankara travesti Moda Melanj kuşadası escort bayan çankaya escort mecidiyeköy escort beylikdüzü escort istanbul escort ankara escort bayan Hacklink Hacklink panel Hacklink panel bursa escort ankara escort Ankara escort bayan Ankara Escort Ankara Escort Rus Escort Eryaman Escort Etlik Escort Sincan Escort Çankaya Escort hurilerim.com Escort Antalya Escort Alanya Escort Antalya Merkez Escort Antalya Otele Gelen Escort Antalya Rus Escort Belek Escort Fethiye Escort Kemer Escort Kepez Escort Konyaaltı Escort Antalya escort beylikdüzü escort antalya rus escort escort keçiören escort etlik escort çankaya escort mamasiki.com bucur.net hayvanca.net lazimlik.net cidden.net Escort bayan Escort bayan escortsme.com anadoluyakasikadin.com kadikoykadin.com atasehirkadin.com umraniyekadin.com bostancikadin.com maltepekadin.com pendikkadin.com kurtkoykadin.com kartalkadin.com istanbulspor.net şişli escort istanbul escort mecidiyeköy escort beşiktaş escort taksim escort fındıkzade escort çapa escort fatih escort topkapı escort escort şişli escort bayan bayrampaşa escort merter escort escort mecidiyeköy bursa escort warez forum Bonus veren siteler Bonus veren siteler ankara travesti By Casino bursa escort görükle escort bursa escort bursa escort bursa escort bursa escort ankara escort adana escort ankara escort adıyaman escort afyon escort aydın escort ağrı escort aksaray escort amasya escort antalya escort ardahan escort artvin escort bodrum escort balıkesir escort bartın escort batman escort bayburt escort bilecik escort bingöl escort bitlis escort bolu escort burdur escort bursa escort çanakkale escort çankırı escort çorum escort denizli escort düzce escort diyarbakır escort edirne escort elazığ escort erzincan escort erzurum escort gaziantep escort giresun escort hatay escort ığdır escort ısparta escort kahramanmaraş escort kastamonu escort